İnsanın doğduğu ayı sevmemesi abesle iştigal bir durum gibi gelebilir, temmuz ayı gelince gözlerim yanar, dilim yanar, elim yanar.
“ Her şey satılıyor ev, araba, ekmek, ayakkabı...
sevginin yani bülbülün güle, Ferhat’ın Şirin’e duyduğu sevgi; İnsanlar var oldukça satılmayacağına göre türkülerin güncelliği ve çağdaşlığı tartışılmamalıdır.“ Diyen Hasret Gültekin elinde bağlaması ile gelir yumru gibi oturur boğazıma yutkunamam.
“ Ya nasıl kıyarız insana?“ Diyen Hasret Gültekin’in yüzü gitmez zihnimden...
Koca bir yüzyılı 22 yıllık yaşantısına sığdırabilen bir yetenek yaşasaydı daha neleri başarabilirdi diye düşünürüm, düşünmenin bir zamanlar işe yaracağı inancı aklıma gelince de acı gülümsememe engel olamam.
6 yaşında bağlamaya çalmaya başlayan ve 16 yaşında profesyonel bir sanatçı olarak sahne alan tek başına bir orkestra diyebileceğimiz bu toprakların görüp görebileceği en iyi bağlama virtüözü idi ve öyle kaldı, bir insan düşünün 22 yaşına albümler, albüm düzenlemeleri sığdırıyor toplumumuzun belleği türkülerimiz ile ilgili sayısız eser kazandırıyor, prodüktörlük ve onlarca sanatçıya bağlaması ile destek veriyor, şelpe tekniğinin gelişmesinde öncülük yapıyor ve bütün bunları 22 yıla sığdırıyor...
Başka ülkede yaşasa heykeli dikilecek olan sanatçı hepimizin gözleri önünde 33 kişiye mezar olan Madımak’ta diri diri yakıldı.
Ne zaman dinlesem gözümde yaşbozumu, dikkatli dinleyenler bilirler sesinde hep bir kırılganlık vardır, dünyaya kırgın, hayata kırgın, insana kırgın.
“ Bir insan ömrünü neye vermeli
para mı onur mu taş dikenli yol
ağacın köküne inmek mi yoksa
çırpınıp duruyor yaprak dediğin.”
Biz toplum olarak hep bir şeyler söyleriz, çok güzel özlü sözlerimiz çok güzel atasözlerimiz çok güzel gelenek ve göreneklerimiz var ama sadece sözlü olarak var uygulamada asırlardır hep sınıfta kaldık, hep özümüzle çeliştik.
Komşumuz açken tok uyuduk mesela, yaratılan yaratandan ötürü sevemedik mesela...
Bütün bunların birbirimizi dinleyemediğimizden kaynaklandığını düşündüm yıllarca bizim dinleme anlayışımız cevap verme sistemi üzerine kurulu, yargılama üzerine kurulu...
Giderken
“ ...ve dünya
alışkanlıktan değil
sevgiyle mutluluktan dönsün diyor
hepinizi yüreğinizden öpüyorum..." demişti...
Kötü olsun ama bizden olsun anlayışından iyi insan kötü insan anlayışına geçildiği zaman insanların birbirini anlayacağını düşünüyorum, inanıyorum, umut ediyorum.
Derman bizdedir.
Derman birbirimizin elini bırakmamakta saklıdır, kardeşçe hep birlikte...
“ Güle yel değdi“ ile Hasreti hasretle anıyorum huzur içinde uyusun.