Doğanın en güzel renkleri gördüğümüz, en heyecanlı umutlarımızın yeşerdiği, aşkın ve sevginin huzurun ve mutluluğun habercisi ayların en güzel çiçeği, yüreğin derin bir ah çektiği Mayıs. Bu ayda sevinçler, hüzünler ve kimi zamanda acılar sıralanır hayatlarda. Başlarken bitişinin haberini verir, güneşi uzunca bir zaman emanet ederek çeker gider. Yaşattıkları her yıl hatırlanır.
Mayıs ,adımını attığı gün dünyada yer yerinden oynar. Demiri bükenler, toprağı işleyenler, gemileri yüzdürenler, tramvayları raylar üstünde kaydıranlar, Bu Mayıs günü birden hayatı durduruverirler, O birinci günde fabrikalar, makinalar dinlenir sahipleri meydanlara çıkar kendilerini temsil eden bayraklarıyla, şarkılarıyla, türküleriyle, marşlarıyla haykırırlar. ‘’İşci sınıfına selam. Selam yaratana. Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selam. Bütün yemişler dallarınızdadır. Beklenen günler, güzel günler ellerinizdedir’’ diyen şairi hatırlayarak. İşçiler, emekçiler Mayısın ilk gününde bazen sevinirler bir bayram çocuğu gibi. Bazen de acı duyarlar, üzülürler göz yaşı dökerek.
Karacabey ilçemizin, Eski Karaağaç köyünde geçimini Uluabat gölünde balıkçılık yaparak sağlayan Adem amca Mayıs girildiğinde on üç yıl önce tanıştığı arkadaşının gelmesini beklemeye başlar. Arkadaşı Yaren isimli Leylektir , birkaç yıldır eşi Nazlı ile birlikte geliyorlar. Bu köy Avrupa Leylek Köyleri Birliği üyesidir. Adem Amca balık tutmak için göle açıldığında Yaren sandalına geliyor. Tutulan balıklardan hakkını alıyor. Balıkçı Yaren’i gagasındaki lekeden tanıyor. Yaren ve Nazlı şu anda köydeki yuvalarında iki çocukları oldu, ikisi de yolda. Karacabey belediyesi leyleklerin yuvasını izleyen bir kamera ile olup biteni çevreye iletiyorlar. Bu olayda balıkçı ile yaren arasında kurulan bu bağı anlamak için üzerinde çok düşünmemiz ve ders almamız gerekir. İnsan ve göçmen bir kuş. Aralarında nasıl bir ilişki kuruluyor ? her yıl ve kilometrelerce yol alıp gelen leylek gelir gelmez balıkçı Adem amcanın sandalını bulup kenarına konuyor. Bu nasıl bir his ve ikisi arasında nasıl bir güven sağlandı. Nasıl bir sevgi oluştu. Günümüzde dünyada ve ülkemizdeki keşmekeşliğin yaşandığını görüyoruz. Bu olay ibret olsun dünyaya ve yaşayanlara.
Salihli’mizin efsane Belediye Başkanı Zafer Keskiner’in başlattığı ‘’Şiir İkindileri’’ Mayıs’ın üçünde yeniden hayata geçti. Kültür ve sanatın insan için her şeyden değerli olduğu çağlar boyunca bilinir. İnsana uzanan en önemli değer. Bu değere ulaştıran ise şiirdir. Emin Özdemir ‘’Şiir kelimelerin öz suyundan elde edilen bir edebiyat türüdür ‘’diyor. Duyguların, sevgilerin, aşkların en güzel anlatıldığı alan şiirdir. Salihli halkı yoğun bir ilgiyle karşıladı Şiir İkindilerini. Bir kez daha kültür ve sanat şehri olduğunu hatırlattı. Emeği geçen herkese saygılarımı dile getirirken daha güzel ikindilerin olacağına inandım.
Mayıs’ın aynı gününde çok hüzünlü bir haberle ülkemiz sarsılmıştı. Yazar, senarist, sanatçı, Meclis başkan Vekili ve değerli bir siyasetçi olan Sırrı Süreyya Önder bu dünyaya veda etmişti. Örnek bir insandı. Espirili, sade ve tek tek konuşmaları aklımızda kalacaktı. Kızı babasına şöyle veda ediyordu.’’ Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Hastane koridorlarını dolduran kalabalıklarda bir şeyler gördüm. Gözün arkada kamasın’’ S.Süreyya bir şiirinde şöyle diyordu.
Tenekede yağ yok. Çuvalda un yok.
Yok yoka karışmış. Tuz yok, sabun yok. Avrat bayram dedi. Eğdi başını.. Adam evet dedi sıktı dişini. Çalışsan ne iş var nede cepte para.
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı ,gariban, dul, yetim, hasta.
Dağ oldu içinde yara…
Mayıs’ın ortası Ülkemizi bu günlere getiren kurtuluşumuzun başlangıç günüydü. Bizlere bu günleri hazırlayan, bu uğurda canlarını veren Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına minnettarız. Değerli Cumhuriyetimiz sonsuza kadar yaşayacak. Tarihin tekerleği hep ileriye ve iyiye doğru dönecek...