5-6 Mayıs gecesi geldi mi, içimiz kıpır kıpır olur… Çünkü Hıdırellez, sadece bir bahar bayramı değil, aynı zamanda dileklerin göğe karıştığı, umutların tazelendiği, yüzyıllardır süregelen bir halk geleneğidir. Rivayete göre bu gece, Hızır ile İlyas yeryüzünde buluşur, bolluk ve bereket başlar. Biz de dileklerimizi yazıp gül dallarına asar ya da toprağa gömeriz, belki gerçek olur diye içimizden geçiririz.
Hıdırellez, Anadolu’nun dört bir yanında coşkuyla kutlanır. Kimimiz ateş üzerinden atlar, kimimiz piknik yerlerine koşar, şarkılar söylenir, halaylar çekilir. Bazen küçük bir kağıda çizilen bir ev, bir araba ya da bir kalp; hepimizin ortak hayali olur. Bu gecede dilekler kadar niyetler de temizdir.
Modern hayatın koşturmacasında unutsak da, Hıdırellez bize biraz durup hayal kurmayı, gökyüzüne umutla bakmayı hatırlatır. Çocukken hissettiğimiz o saf inanç, o “belki olur” duygusu yeniden sarar içimizi. Çünkü Hıdırellez, her şeyden önce güzel günlere olan inancın adıdır.
İster yalnızca bir gelenek deyin, ister mistik bir buluşma… Ama Hıdırellez’i hissedin: bir dilek tutun, bir gül dalına asın ya da sadece içinizden geçirin. Çünkü baharın ortasında bir gece vardır ki, umut ederken bile insanın içi ısınır.