Kedisiyle, Keçisiyle, Taşıyla, Tavşanıyla bilinen, tanınan Ankara, Başkentimiz. Yönetim merkezimiz. Çankaya ilçesinin Kavaklıdere semtindeki bir sokak siyasetçilerin gönderme yapmalarıyla bilinmiş ve tanınmıştır. Güniz Sokak. Bu sokakta ülkemizin kaderini değiştirenlerden önemli insan Süleyman Demirel ikamet etmekteydi. Ülkemizin en renkli siyasetçilerinden olan Demirel esprileriyle ve hoş görülü olmasıyla tanındığı gibi iyi bir demogogtu. Polemik yapmayı pek severdi. Orta yaş ve üzeri olan insanlarımızın hatırladığı Demirel kendi kulvarında siyasette başarılı bir insandı. Darbelerin üstesinden gelip, Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı olarak görevini tamamlamıştı.
Isparta ilimizde Toroslarla çevrili bir köyü ziyaret etmekteydi. Köylüler yol, fabrika, köprü istemişlerdi. Demirel köyü çevreleyen dağları göstererek ‘’bu dağlar olduğu sürece , buraya hiçbir şey yapılamaz. Çocuklarınızı okullara gönderin, okusunlar başka çareniz yok’’ demişti. Meşhur sözü halen belleklerimizdedir ''Dün dündür. Bu gün bugündür.’’ Gazeteci sorar ‘’Efendim Türkiye nin durumunu bir kelimeyle özetler misiniz’’ Demirel ‘’İyi ‘’diyor. Peki iki kelimeyle özetlermisiniz ‘’İyi değil’’ diyor. Gazeteci sorar ‘’Efendim derin devlet ne demektir’’ Demirel ‘’Derin devlet normal devletin rayından çıkmasıdır ‘’
‘’Camiye siyaset girerse ibadet kalmaz’’ ‘’Mahkemeye siyaset girerse Adalet kalmaz’’ ne kadar haklıymış yaşayarak sözün doğruluğunu anlamaktayız.
‘’Yollar yürümekle aşınmaz ‘’ ‘’Benzin vardı da biz mi içtik, paramız vardı da kumara mı bastık ‘’ ‘’Tamam, Kürtlere kötü davranıyoruz da, Türklere doğru mu davranıyoruz.’’ Efendim’’ Ecevit in elini sıktınız ? ‘’ Demirel ‘in cevabı ‘’ Neresini sıkacaktım kardeşim.’’ Su müdürü, Barajlar kralı, Morisson Süleyman, Çoban Sülü, Bir bilen’’ ve Baba olarak yazıldı, söylendi anılmıştı. Gazete karikatürlerine rağmen kimseyi mahkemeye vermedi. Kimse cezalandırılmadı.
Yıl 1991 . Otuz dört yıl önceki konuşması, sorun yine şimdiki çektiğimiz acılar gibi enflasyondu. Olduğu gibi yazıyorum ‘’Enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez. Alacaklı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için Batılılar enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir. ‘’demişti.Tespite ne demeli ? Diyecek bir şey yok yaşıyoruz şu anda söylediklerini. Doğası gereği bu hastalığın tedavisi, vatandaştan vergiler üstüne yeni vergiler almaktır. En temel gelir kaynağı budur. Toplumda tahribata neden olsa da başka çaresi yoktur ve vazgeçemez. Ne zaman kadar ? ne zamana kadar sürerse. Beyler altın uykularını sürdürsünler, çocukların açlıkları, çocuklara tacizler, sokaklarda her gün öldürülen kadınlar, elleri silahlı yeni çeteler daha neler neler onları ilgilendirmez. Onlar al güneşten utanmazlar. Konuşan, eleştiren, gazeteci, yazar , siyasi rakipler karanlıklarda ömürlerini sürdürsünler.
Süleyman Demirel iki darbe gördü. İki darbede uzak ülkenin kontrolündeydi. Siyasi dengeleri çok iyi kontrol eden iyi bir siyasetçiydi. Bu anlamda ülkemizin önemli bir insanı olmuştu. Avrupa Birliği amacı da temel siyasetiydi. Bu konuda şöyle bir fıkra anlatmıştı. ‘’Avrupa Birliğine girecek ülkeleri sınava almaktadırlar. İlk olarak Bulgaristan sınava alınır. Sınav sorusu. ‘’Atom bombası ne zaman atılmıştır.’’ Cevap 1945 geç bakalım. İkincisi Romanya, soru şöyle ‘’Atom bombası hangi ülkeye atılmıştır. Cevap Japonya’ya geç bakalım. Sıra Türkiye de soru şöyle.’’ Atılan atom bombasından dolayı ölenlerin isimleri, doğum yerleri ve mesleklerini söyleyin.’’ Cevabı mümkün olmayan bir soru. Demirel şöyle devam ediyor. ‘’Şartlar ne kadar ağır olursa olsun. Türkiye AB üyesi olacaktır. Her iki tarafta sıkıntıları aşacaktır. ‘’Devletin içinde olmasının bilgileriyle Türkiye’ye her on yılda nereden müdahale geldiğini gayet iyi bilmektedir. Demokrasi kültürümüzün kendi gücümüzle gelişmesine izin vermeyen ülkenin kim olduğunu bilmekteydi. Bizler tarafından dönemi çok eleştirilmiş olması ‘’Şapkasını alıp gitmesiydi ‘’. Darbelere karşı direnemedi. Ama her seçim de bıraktığı yerden yine devam etmişti. En olgun zamanı Cumhurbaşkanlığı dönemiydi. Rahmetle anıyorum.