Kardeş kıskançlığı, aile içinde en çok soru işareti yaratan konulardan birisidir. Ama aslında düşündüğümüz kadar “problem” değil. Çocuk açısından bu süreci şöyle özetleyebiliriz: “Benim yerim hâlâ aynı mı?” Yeni bir kardeşin gelişi, çocuğun hayatına sadece bir bebek değil; yeni rutinler, yeni beklentiler ve yeni bir aile dinamiği getirir. Dolayısıyla kıskançlık çoğu zaman sevgi eksikliğinden değil, değişen düzenin yarattığı güvensizlikten beslenir.
Peki çocuk bu süreçte içten içe ne yaşar?
• Düzenin değişmesiyle gelen mini bir iç karmaşa Çocuklar için rutin, güvenin temelidir. Evdeki tempo değiştiğinde “Bir şeyler farklı, ama nasıl?” hissi doğar. Bazen bu belirsizlik öfkeye, bazen içine kapanmaya dönüşebilir.
• Hem sevip hem kızabilme hâli Bu çok doğall bir duygudur: “Kardeşimi seviyorum ama onu görünce içim sıkılıyor.” Çocuk bu karışıklığı anlamlandıramadığında davranışsal tepkiler gösterebilir.
• Davranış gerilemesi (regresyon): ‘Beni yeniden görün’ mesajı Alt ıslatma, anneye daha çok yapışma, bebek gibi konuşma… Dışarıdan problem gibi görünse de aslında çocuğun iç dünyasında şu mesaj vardır: “İlgini kaybetmek istemiyorum.”
• ‘Artık büyüksün’ baskısıyla gelen yetersizlik hissi Çocuğa “Sen abisin/ablasın” denildiğinde o rolü taşımaya çalışır ama aslında içeriye şöyle bir fısıltı düşer: “Ben de küçük olmak istiyorum… Neden büyümek zorundayım?”
Ebeveyn bu süreçte nasıl destek olabilir?
1. Duyguyu görün, davranışı değil
Kıskançlık ifadesini bastırmak yerine kabul eden cümleler iyileştiricidir: “Bu duyguyu yaşaman çok normal, seni anlıyorum.” Duygu kabul gördüğünde çocuğun bedeni gevşer; davranışlar doğal olarak yumuşar.
2. Kıyaslamayı hayatınızdan çıkarın
Çocuğun en hassas olduğu an tam da kardeşiyle karşılaştırıldığı andır. Her küçük insanın ihtiyaçları, kapasitesi, ritmi bambaşkadır. Lütfen çocuklarınızı birbirleriyle kıyaslamayın.
3. Küçük ama düzenli birebir zamanlar yaratın
Her gün 10–15 dakikalık “sadece ona ait” bir zaman, çocuğun güven duygusunu en hızlı toparlayan faktördür. Bu zamanın adı bile etkili olabilir: “Senin zamanın.”
4. Yeni rol yüklemeyin
“Artık sen büyüksün.” “Sen ablasın-abisin, yardım etmen lazım.” Bu cümleler çocuğu hızla duygusal olarak yorabilir. Bunun yerine: “İstersen bana eşlik edebilirsin.”gibi esnek bir yaklaşım ilişkiyi korur.
5. Regresyonu tehdit gibi görmeyin
Gerileme davranışları çocuğun sinir sistemi için bir “yeniden ayarlama” sürecidir. Zaman tanındığında ve yeterli ilgi gösterildiğinde kendiliğinden çözüme gider. Çözülemeyen regresyon davranışlarında ise lütfen uzmana danışın.
6. Çocuğun yerini yeniden sağlamlaştırın
Bazen tek bir cümle, çocuğun tüm kaygısını yatıştırır: “Sen ailemize ilk gelen ışıktın. Senin yerin hep aynı.” Kardeş kıskançlığı bir kriz değil; çocuğun “güvende kalma” mücadelesidir. Bu süreçte en güçlü araç, çocuğun duygusunu görmek ve ona ilişki üzerinden dokunmaktır. Çocuk, değişen düzenin içinde hâlâ değerli, görülmüş ve vazgeçilmez hissetmek ister. Bunu hissettiğinde kıskançlık yavaşça yerini kabule bırakır. Bu haftayı burada noktalayalım… Haftaya yine çocukların dünyasına birlikte bakmak ümidiyle. Kendinize iyi bakın.