İfade özgürlüğü, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Ancak, bu özgürlük, başkalarının onur, şeref ve saygınlığını zedelememelidir. Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesi, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da söven kişinin cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu bağlamda, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasında hassas bir denge bulunmaktadır. Kısacası, "klavye başında özgürsün" ama biraz dikkatli olmazsan soluğu mahkemede alabilirsin!
Eleştiri Hakkının Sınırları
Eleştiri hakkı, ifade özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilir ve özellikle kamuya mal olmuş kişiler için daha geniş bir çerçevede değerlendirilir. Ancak, eleştirinin hakaret boyutuna ulaşmaması esastır. Bir paylaşımın ne zaman ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirileceği ve ne zaman suç teşkil edeceğinin tespiti önemlidir. Bu tespit, ifadenin içeriği, bağlamı ve hedef aldığı kişinin konumu gibi faktörlere bağlıdır. 
Sosyal Medyada Eleştiri ve Hakaret Ayrımı
Sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar, geniş kitlelere ulaşma potansiyeline sahiptir. Bu durum hakaret suçunun alenen işlenmesi sonucunu doğurur ve hakaret suçunun nitelikli hali olarak TCK m. 125/4 kapsamında değerlendirilir ve verilecek cezada artırım sebebidir. Bu nedenle, eleştiri ve hakaret arasındaki ayrımın doğru yapılması gerekmektedir. 
Eleştiri mi, hakaret mi? Eleştiri hakkı, Anayasa ve AİHM kararlarıyla güvence altına alınmış bir özgürlük. Ancak bu özgürlüğün "kişilik haklarına saldırı" boyutuna geçmesi durumunda hukuki süreç başlıyor.
Emojiler bile delil olabilir! Evet, yanlış duymadınız. Mahkemeler, hakaret içerikli yorumların yanında kullanılan emojileri de dava konusu yapabiliyor. Örneğin, birine kafası patlayan emoji göndermek, "tehdit" sayılabiliyor.
Paylaşımın kamusal boyutu: Sosyal medya platformlarında yapılan hakaret içerikli paylaşımlar, yalnızca mağdurun değil, üçüncü kişilerin de görmesi halinde aleniyet unsuru gerçekleşmiş oluyor.
Yargı Kararları ve Uygulamalar
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, eleştiri ve hakaret ayrımında önemli bir rehberlik sunmaktadır. Özellikle, kamuya mal olmuş kişiler hakkındaki eleştirilerin daha geniş bir toleransla karşılanması gerektiği yönünde kararlar bulunmaktadır. Ancak, eleştirinin kişilik haklarını ihlal edecek boyuta ulaşması durumunda, hukuki yaptırımların uygulanabileceği unutulmamalıdır.
Yargıtay’da hakim görüş; sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımların geniş kitlelere ulaşabildiği gerekçesiyle, bu paylaşımların hakaret suçunda aleniyet unsurunu oluşturduğuna ve cezaların bu nedenle ağırlaştırılması gerektiği, aynı zamanda, bir başkasına ait paylaşımları da paylaşan kişilerin de hakaret içerikli ifadeleri yaydıkları için sorumlu tutulması gerektiği yönündedir. Yani, "ben yazmadım sadece paylaştım" diyerek sıyrılmak pek mümkün değil!
SONUÇ : İNTERNET HIZINIZDAN DAHA HIZLI BİR ŞEKİLDE KENDİNİZİ ADLİYEDE BULABİLİRSİNİZ!
Sosyal medya çağında, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasındaki dengeyi sağlamak daha da önem kazanmıştır. Bireyler, eleştiri haklarını kullanırken, başkalarının onur, şeref ve saygınlıklarına saygı göstermeli ve ifadelerinin hukuki sonuçlarını göz önünde bulundurmalıdır. Unutulmamalıdır ki, dijital dünyada atılan her adımın gerçek dünyada bir karşılığı var.