Kurban Bayramı, sadece ibadetle değil; paylaşmanın, hatırlamanın ve gönüllerin bir araya gelmesinin adıdır. Bayram sabahı uzaktan gelen misafirlerin sesi, mutfaktan yükselen tatlı telaş ve kapı çalınca sevinçle açılan yürekler… Hepsi, bizi geçmişin sıcak anılarına ve geleceğe dair umutlara bağlar.

Küçükken bayram sabahları daha güneş doğmadan uyanır, heyecanla anneannemle dedemin evine koşardık; herkes orada olurdu, kocaman bir sofra kurulur, hep birlikte kahvaltı yapılırdı. Kuzenlerimle şen kahkahalarla oynar, bayram harçlıklarımızı alıp alışverişe, ardından luna parka gitmenin mutluluğunu yaşardık. O evin sıcaklığı, o sofranın bereketi, o gülüşler hâlâ kalbimin en kıymetli köşesinde. Şimdi ise her bayram içimde ince bir sızıyla onları hatırlıyorum; anneannemi ve dedemi kaybettikten sonra hiçbir bayram eskisi gibi olmadı. Yine de kalanlarımızla birbirimize daha sıkı sarılarak, sevgiyle eksilmeden nice bayramlara ulaşmayı diliyorum…

Bu özel gün, aile bağlarını kuvvetlendirmek için eşsiz bir fırsat bence. Uzun süredir görüşemediğimiz akrabalarla bir araya gelir, büyüklerimizin ellerini öper, küçüklere sevgiyle sarılırız. Bayram sofralarında sadece yemek değil, birlik ve beraberlik de paylaşılır.

Kurban Bayramı aynı zamanda yardımlaşmanın en içten hâlidir. İhtiyaç sahiplerine uzatılan bir el, yüzlerdeki tebessüm, kalplerdeki huzur demektir. Paylaştıkça çoğalan her lokma, toplumsal dayanışmanın da en güzel simgesidir.

Bu bayramda sevdiklerimizi arayalım, küskünlükleri unutalım, yalnızları hatırlayalım. Çünkü bayramlar, yalnızca takvimdeki özel günler değil; gönüller arasında köprü kuran sevgi dolu anlardır.