Takvimler 1 Eylül’ü gösteriyor. Yazın sıcak telaşı geride kalırken, yeni bir mevsimin serinliği ve huzuru bizleri karşılıyor.

Bu yılın farklı bir özelliği var; 11 yıl aradan sonra Sonbahar’ın ilk günü, haftanın da ilk gününe denk geldi. Pazartesi sabahına uyanırken sadece yeni bir haftaya değil, aynı zamanda yeni bir mevsime de adım attık.

Sonbahar, çoğu kişi için hüzünle anılsa da aslında içinde yenilenmeyi, olgunlaşmayı ve dinginliği barındırır. Ağaçların dökülen yaprakları bize hayatın döngüsünü hatırlatır. Tıpkı yeni başlangıçlar gibi, her Sonbahar da bize durup düşünme, geçmişi bırakıp geleceğe hazırlanma fırsatı verir.

Özellikle Eylül ayı, hem çalışma hayatında hem de okul dönemlerinde yeni başlangıçların işareti olur. Yaz tatilinin rehavetinden çıkan herkes, sonbaharın düzenli temposuna adım atar. Belki de bu yüzden Eylül, yılın içindeki ikinci bir “yeniden başlama” fırsatıdır.

Benim için Sonbahar, sadece serinleyen hava değil; kahvenin yanında daha çok kitap, pencereden izlenen yağmur, sokaklarda hışırdayan yapraklar demektir. İnsanı yavaşlatan, içini huzurla dolduran bir mevsim. İşte bu yüzden, sonbaharın gelişini hep sabırsızlıkla beklerim.

Dilerim bu Sonbahar hepimize sağlık, bereket ve huzur getirir. Yeni haftalarla birleşen bu yeni mevsim, hayatımıza taze umutlar, içimizi ısıtan dostluklar ve güzellikler katsın.

Hoş geldin Eylül, hoş geldin Sonbahar!