Ne zaman beklenmedik bir veda gelse, ne zaman bir hayat yarım kalsa, hepimiz aynı soruya takılırız: Neden?
Sonra bu sorunun bir cevabı olmadığını anlar, sessizliğe sığınırız. Oysa ölüm, doğanın en gürültülü gerçeğidir. Bir anda tüm rutinleri durdurur, alışkanlıklarımızı anlamsızlaştırır ve hayatın ne kadar kırılgan olduğunu yüzümüze sertçe çarpar.
Manisa’da yaşanan iki büyük kayıp; Şehzadeler Belediye Başkan Gülşah Durbay ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in vedası, bize bir kez daha şunu hatırlattı: Hayat bir virgül değil, her an konulabilecek bir noktadır. Makamların, unvanların, hatta en büyük hayallerin bile o son nefesten sonra hiçbir hükmü kalmıyor. Geriye kalan tek şey, nasıl yaşadığın ve insanlarda nasıl bir iz bıraktığındır.
İnsan, öldükten sonra geride bıraktıklarıyla değil; geride bıraktığı hisle yaşamaya devam eder.
Bir başkan, halkının gönlünde ne kadar yer edindiyse; ne kadar içten gülümsediyse, ne kadar samimi bir selamı önemsediyse, o kadar uzun yaşar aslında.
İnsan kaybettikten sonra fark ediyor hayatın bu kırılganlığını. Ertelenen bir telefon, atılmayan bir mesaj, söylenmeyen bir “iyi ki varsın”… Bu iki büyük kayıp, bize yine aynı can yakan gerçeği hatırlatıyor: Hayat çok kısa. Ve biz, çoğu zaman bu gerçeği unutacak kadar dalgınız.
Veda, hayatın belki de en zor sınavı.
Gideni anmak zor…
Yas tutmak ağır…
Ama asıl zor olan, kalanların hayata devam etmek zorunda oluşu.
Şimdi Dönüp Kendine Bakma Zamanı...
Böylesi kayıplar, siyasi kimliklerin çok ötesinde, hepimize bir ayna tutar:
Peki biz ne yapıyoruz?
· Ertelenen telefonları gerçekten açıyor muyuz?
· Gereksiz gururları bir kenara bırakıp helalleşebiliyor muyuz?
· Kalp kırdığımız yerlere dönüp özür dileyebiliyor muyuz?
Hayat, en sert derslerini ölümle verir.
Bize sessizce şunu fısıldar: “Yarın çok geç olabilir.”
Birinin iyiliğini düşünüyorsan bugün yap.
Birine değer veriyorsan bugün söyle.
Çünkü insana kalan ne makamdır ne de mülk…
Kalan, sadece ardında bıraktığın hatıraların sıcaklığı ve senin için dökülen samimi bir damla yaştır.
Ve biz…
Biraz daha yavaşlayalım.
Biraz daha derin nefes alalım.
Biraz daha birbirimize bakalım.
Çünkü yarın, kimin için çok geç olacağını gerçekten bilmiyoruz.
Unutmayalım: Ölüm bir son olabilir; ama hatıraların ve iyi izlerin mirası sonsuzdur.