Bir şehir sustu. Caddelerden geçen rüzgâr bile başını öne eğdi. Çünkü biz, sadece bir belediye başkanını değil, kalplerde taht kurmuş bir gönül insanını uğurluyoruz. Ferdi Zeyrek artık aramızda değil… Ama o, ardında öyle izler bıraktı ki, yokluğunda bile varlığını hissettirecek bir çınar gibi dimdik ayakta kalacak anılarımızda.
O, sadece görev yapan biri değildi; o, şehrin kalbini avucunda taşıyan bir yürekti. Herkesin derdine kendi derdi gibi eğilen, çamura batmış bir sokağa baktığında sadece asfalt değil, adalet döşeyen bir vizyondu. Her sabah doğan güneş gibi, o da umut olurdu yoksula, yaşlıya, çocuğa, hayvana… Gönlümüzün başkanıydı o. Bir makama değil, bir sevgiye seçilmişti aslında.
Ferdi Başkan’ı anlatmak, sadece projelerden, yolların yapımından, parkların düzenlenmesinden bahsetmekle olmaz. Onun en büyük projesi, insan kalabilmekti. En büyük yatırımını, dostluklara ve güvene yaptı. O, belediyenin değil, halkın başkanıydı. Belki takım elbise giyerdi ama ruhu işçinin tulumuyla yoğrulmuştu. Bir kahvehanede çay içerken de aynıydı, bir açılış kürsüsünde konuşurken de. O, olduğu gibiydi. Adam gibi adamdı.
Yüzünde hep yarım bir gülümseme… Sanki “Her şey düzelecek” der gibiydi. Kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir evlat, kimi zaman bir abi gibi dokundu hayatlarımıza. Onu tanıyan herkes, bir yerinden iyiliğe bulaşmıştır. İşte bu yüzden, yokluğu bir boşluk değil, bir suskunluk gibi çöktü üzerimize. Kuşlar bile daha kederli ötüyor bugün.
Ferdi Zeyrek, bu şehir için bir nehir gibi aktı… Gönüllerde çağladı, yürekleri serinletti. Ve şimdi, ardında bir iz bırakarak denize kavuştu. Bizler, o izleri takip ederek yürümeye devam edeceğiz. Çünkü o bize yalnızca belediyeciliği değil, insan olmanın onurunu, dürüstlüğü ve samimiyeti öğretti.
Sözün bittiği yerdeyiz… Ama Ferdi Zeyrek’in bıraktığı sözler hep dilimizde olacak:
“Bir şehri güzelleştirmek, önce yüreklere dokunmakla başlar.”
Ve sen, Ferdi Başkanım, bu kentin tüm yüreklerine dokundun.
Mekânın cennet olsun. Gönlümüzdesin. Hep olacaksın…