Babalar sessizce sever; ne çok konuşurlar ne de gözyaşı gösterirler. Ama bir çocuğun arkasında dimdik duran o gölgedirler aslında. Yorulurlar, kırılırlar, bazen kendi hayallerinden bile vazgeçerler ama belli etmezler. Onlar için önemli olan, evladının yüzündeki gülümsemedir. Bu yüzden bir babanın sevgisi hep derinden, hep sabırla akar.

Çocukken gece korkularımızı bastıran sessiz adımlar onlarınkidir. Elimizi tutmadan bile yanımızda olduklarını hissettirirler. Her düşüşte "Ben buradayım" bakışıdır bizi ayağa kaldıran. Belki de bu yüzden en çok baba olduğumuzda ya da onu kaybettiğimizde anlarız kıymetini. Varlığıyla güvende hissettiğimiz, yokluğunda içimize çöken sessizliktir baba.

Babalar Günü, yalnızca hediyeler ya da kutlamalardan ibaret değil; bir teşekkürün, bir sarılmanın, belki de yıllardır söylenememiş bir "seni seviyorum"un tam zamanıdır. Çünkü babalar, çoğu zaman bu kelimelere değil, o duygunun varlığına ihtiyaç duyarlar. Bir gün değil, her gün hatırlanmak isterler aslında, ama en çok da bugün biraz daha hissedilmek isterler.

Her evde baba figürü farklıdır. Kimi sessizce oturur sofrada, kimi kapı eşiğinde bekler çocuklarını. Ama hepsinin ortak yanı, sevgiyi yük gibi değil, sorumluluk gibi taşımalarıdır. Ve biz büyüdükçe anlarız; bize öğrettikleri en büyük şeyin güçlü görünmek değil, güçlü durmak olduğunu.

Bu Babalar Günü'nde, yanımızda olan ya da kalbimizde yaşayan tüm babaları sevgiyle analım. Bir fotoğrafa, bir anıya, bir sarılmaya sığan koca yürekleriyle… Çünkü ne olursa olsun, baba dediğin, uzak da olsa hep en yakında olandır.