Herkese merhaba! Heyecanlı köşe yazarınız geldi. Küçük bir operasyon geçirdiğim için yazım biraz gecikti. Çünkü hem iyi olmak hem de bu süreci size en doğru şekilde anlatmak için gözlemler yaptım. Hadi başlayalım.
Evet arkadaşlar, bu yazımda size yakın zamanda başımdan geçen çok önemli bir olaydan bahsedeceğim.
O gün klasik bir sabah gibi başladı. Mama yedim, her sese havlandım, en sevdiğim topumu saklamaya çalıştım, yastığımı hırpaladım… Sonra annem ve babam seslendi, tasmam takıldı ve dışarı çıktık. Tasma takmayı hiç sevmesem de dışarı çıktığımız için mutluydum.
Yürüyüşümüz veterinerimizin yoluna doğruydu. Aşı zamanım da değildi, anlamadım, biraz gerildim. Veteriner Hekimimiz Hüseyin abimi çok sevsem de biraz huysuzlandım, “Girmesem mi ki?” dedim. İçeri girince her zamanki gibi sevildim, öpüldüm, tartıldım. Kaşla göz arasında kan alındı, bazı tahlillerim yapıldı ve sonra Hüseyin abi yüzüme bir maske yanaştırdı. Ne bu acaba derken bir hava geldi ve en son hatırladığım bu oldu. Uyuya kalmışım.
Uyandığımda bir şeyler farklıydı. Evet, artık kısırlaştırılmış bir köpektim! Bu karar ırkımın büyüme hızına ve düzenli kontrollerde gözlenen “olgunluk” belirtilerime bakarak alınmış, 2,5 yaş benim için uygun görülmüş. Annem hepsini anlatmıştı zaten. Buna ek olarak, Amerikan Veteriner Hekimleri Birliği (AVMA) ve Amerikan Hayvan Koruma Derneği (AAFP) gibi otorite kuruluşlarının yayınlarını okudu annem bana. Tüm bu veriler ışığında “olgun Dobby” için en doğru zaman buydu.
Ve sonuç mu? Muhteşem! Artık daha az stresliyim, daha az kaygı yaşıyorum, her gün daha huzurluyum. Hatta iştahıma iştah kattım 😌. Davranışsal gevşeme öyle belirgindi ki, dişi köpeklerle karşılaşınca panik nöbetleri yaşamıyorum.
Bu karar elbette sadece benim konforum için değildi. Sokaktaki patili kardeşlerimin kontrolsüz nüfus artışı yüzünden yaşadığı açlık, soğuk havalarla ve barınma yetersizliği ile mücadelesi beni düşündürüyor. Bilinçli bir kısırlaştırma politikası, hem sağlık risklerimizi (meme tümörü, prostat hastalıkları) azaltıyor hem de sokaklardaki sevimli dostlarımızın hayatta kalma şansını artırıyor.
Ben şanslıyım; ailem bu kararı titizlikle ve uzman görüşüne dayanarak aldı. Hem onların sevgisiyle iyileştim hem de artık çok daha sağlıklı, huzurlu ve oyuna açığım!
Sevgili patili dostlar, insanlar… Bence kısırlaştırma bir eksilme değil, büyük bir armağan.
Daha uzun bir hayatın, daha sağlıklı bir bedenin ve daha sakin bir ruhun anahtarı.
Hav hav!
Sevgilerimle –Dobby, her zamanki gibi dürüst ve biraz da bilmiş köşe yazarı