Filenin Sultanları Dünya ikinciliğiyle tarih yazarken, aynı gün A Milli Futbol Takımı’nın aldığı ağır mağlubiyet sporseverlere hem gururu hem de hüznü bir arada yaşattı.
7 Eylül, spor tarihimize hem gururu hem de hüznü aynı anda yaşattı. Günün ilk ışıklarıyla birlikte Filenin Sultanları sahaya çıktı. Bangkok’ta oynanan Dünya Voleybol Şampiyonası finalinde, sadece bir kupanın değil, milyonların umudunun peşindeydiler.
Finale fırtına gibi başladık. İlk seti 25-18 gibi net bir skorla kazandık. İtalya ikinci seti alsa da üçüncü sette Sultanlar geri döndü, bu kez 25-15’lik muhteşem bir farkla rakibini adeta bozguna uğrattı. Sahadaki her sayı, tribündeki her nefes, ekran başındaki her alkış tek bir kelimeye dönüşüyordu: Gurur!
Oynanan her top, aslında Türkiye’nin yüreğinde yankılandı. Ebrar’ın kararlılığı, Vargas’ın gücü, Zehra’nın inancı… Hepsi birleşti ve sahada koskoca bir ulusun yansıması oldu. Son iki seti kaybetsek de, sahadan başı dik ayrıldık. Skorboard 3-2’yi gösterse de, bizim için sonuç yalnızca bir gümüş madalya değil, tarihe yazılan altın bir mücadeleydi.
Filenin Sultanları bize bir kez daha gösterdi ki, cesaretin, inancın ve birlikte hareket etmenin adı “Türkiye”dir. O an sadece bir spor müsabakası değil; gözlerimiz dolarken kalplerimiz de büyüdü. Çünkü bu ülkenin kızları, bir kez daha dünyaya ders verdi.
Akşam olduğunda gözlerimiz Konya’daki futbol sahasına çevrildi. A Milli Takımımız İspanya karşısında sahaya çıktı. Ne yazık ki, hayal kırıklığı ile sonuçlanan bir gece yaşandı. Skor tabelasında yazan rakamlar ağırdı; ama belki de en çok, hepimizin kalbindeki umutları sarsan bir gecenin ağırlığını hissettik.
7 Eylül’ü unutmayacağız. Çünkü bu tarih, bir yanda tarihe geçen gururun, diğer yanda yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyan bir gerçeğin sembolü oldu. Ve biz, her şeye rağmen şunu biliyoruz: Ay-Yıldızlı forma her sahaya çıktığında, biz yine aynı inançla yanında olacağız.