Lisedeki Sanat Tarihi derslerimden beri hep ilgimi çeken bir şey var.
Avrupa kentlerinde, şehir ne kadar büyürse büyüsün tarihi doku mutlaka korunmuş. Şehrin geçmişine ait hiç bir özel ya da kamu binasının yıkılıp yerine yeni binalar yapılmasına izin vermemişler. Tarihi dokuyu aynen korumuşlar. Burası benim özel malım istediğim gibi kullanırım ceberrutluğuna izin vermemişler, rantçılık uğruna şehrin tarihine kıymamışlar.
Salihli'ye bakıyorum da geçişi elli yıl öncesine ait binalar bile apartmanların arasına sıkışmış ve katlini bekler durumda. Tren Garı, Ziraat Bankası, Hükümet Konağı ve Camiler dışında, Salihli'nin geçmisini yaşatan bir tek yapı yok dense yeridir.
Bu bizde neden böyledir? Bir kentin kültürü bir nevi onun hafızasıdır ve bu hafızayı silmek bu kadar kolay mıdır? Binalar, dükkanlar, sokaklar, şehirlerin anı depolarıdır. Hafızasından anıları silinmiş bir insan geçmişini ne kadar hatırlayabilirse ,tarihi mekanlarını yitirmiş bir kent de ancak o kadar hatırlayabilir.
İnsanlar, kenti gezerken, yıllar önce oturduğu evleri, çay içtiği, sevgilisiyle buluştuğu kafeleri, alış veriş yaptığı dükkanları yerinde bulamıyorsa o kentle aralarında ne gibi bir duygu bağı kalmış olabilir ki?
Batıdaki bu kent kültürü hassasiyeti bizde ne zaman yerleşecek? İnsanımız bu hafıza kaybından ne zaman kurtulacak?
Salihli için zaman zaman dillendirdiğim bir başka husus, tabelalar...Duyarlılık oluşması açısından, öğretmenlik yaparken bir grup öğrencime ödev vermiştim. Şehirdeki Türkçe olmayan mekan isimlerini derlemişlerdi ve oluşan liste karşısında hayrete düşmüştüm.
Milliyetçi ve Muhafazakar arkadaşlarımız yönetimdeyken, o listeyi Belediyenin Kültür İşlerine göndermiştim ama o milliyetçi ve muhafazakar arkadaşlardan hiç bir tepki gelmedi.
Düşünüyorum da dükkanına "Şener Home" diye isim koyan o esnaf nasıl bir dünyada yaşıyor acaba? "Şener Home" yazınca müşterisi mi artıyor? Salihli sokakları turist kaynıyor da benim mi haberim yok? Hem gezmeye gelmiş turist niye buradan nevresim takımı alsın?
Kentin tabelalarından birinci derecede sorumlu olan belediye bu tür absürtlüklere ruhsat verirken hiç mi dil kaygısı taşımaz? Güzel Türkçemize hiç mi saygıları kalmadı?