Merhaba Sektör Medya’nın değerli okurları. 2025 Yılının ilk ayını tamamladık ve yeni bir ayın ilk günlerini yaşıyoruz. Zaman ne kadar hızlı gidiyor. Sanki bir sürat teknesine binmiş ve zamanının hızından habersiz yol alıyor gibiyiz.

Günler, haftalar, aylar, yıllar… Zaman artık ne kadar da hızlı geçiyor diye düşünüyorum.
Hızlıca akıp giden zaman bize neler verdi, bizden neler götürüyor. Elbette ki, bize her yaş, hayat için farklı bir deneyim, farklı olaylar, farklı tecrübeler verirken, her yaş yaşlanmayla devam eden bir yolculukta getirir bizlere.

Çocukken neredeyse hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiğim o uzun günlerin artık çok daha kısa sürdüğünü düşünüyorum. Nedenini araştırırken şöyle bir bilgiyle karşılaştım:  

Prof. Bejan’e göre yaş ilerledikçe beyindeki sinir ağlarının boyutlarının ve karmaşıklıklarının artması nedeniyle elektrik sinyallerinin iletim yolu uzuyor. Bu da sinyal işleme süresinin artmasına yol açıyor. Ayrıca yaşlanmayla birlikte sinirlerde meydana gelen hasarın giderek çoğalması da bu süreci olumsuz etkiliyor. 

İnsan beyni zamanın geçtiğini, değişen görüntülerden algılıyor. Bebekler ve çocukların beyni görüntüleri çabucak algılayıp hızlı bir şekilde işlerken, bu süreç ilerleyen yaşla birlikte azalmaya başlıyor. Sonuç olarak yetişkinlerin beyni, çocuklara kıyasla daha az yeni görüntü işliyor. Bu da saat ile ölçülen zamanın herkes için eşit olmasına rağmen, görseller aracılığıyla algılanan zamanın kişiden kişiye değişmesi anlamına geliyor.

Bilimsel ya da bilişsel nasıl olursa olsun zaman her saniye akıyor ve ''an'' her zaman en önemlisi... Hayat bir yürüyüştür, bizlerde bu yürüyüş içerisinde olan yolcularız.  Bu aslında kısa olan yürüyüşte önemli olan neler bıraktığımızdır bu dünyada. Bizler bu yürüyüşte insanlık için ne yaptık önemli olan bu bence. Yaptığı güzelliklerle mi hatırlanmak ister insan yoksa arkada bıraktığı kötülüklerle mi? 

Ben bu dünyayı bir pencereye benzetirim, bizlerde bu pencereden bakıp göç eden kişileriz. Pencereden bakarken iyilikle bakalım baktığımız dünyaya. 

Yürüdüğün yolda elbette dikenler, taşlar olacaktır. Bu diken ve taşlar canını yakacaktır. Bu hayatın sana verdiği bir sınavdır. Bu sınavı kendi içinde geçmek, geçebilmek önemli.