21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü... Bu tarih, sadece bir meslek grubunu onurlandırmaktan çok daha fazlasını ifade eder. O, gerçeğin peşinden koşanların, karanlığa ışık tutanların ve bize dünyayı anlamlandırma cesareti verenlerin günüdür.

Bugün, hayatlarını bir mikrofonun ucuna, bir fotoğraf makinesinin objektifine ya da bir köşe yazısının satırlarına adayan; halkın sesi ve gözü olan tüm gazetecilere kalpten bir teşekkür borcumuz olduğunu hatırlıyoruz. Gazetecilik, sadece bir iş değil, adeta bir yaşam biçimidir. O, gecenin en karanlık anında bir olayın peşine düşmek, en tehlikeli bölgede mikrofon uzatmak ve her şeye rağmen tarafsızlık yemini etmektir. Bir gazeteci için tatil, bayram, hatta kişisel güvenlik çoğu zaman ikinci plandadır. Çünkü onların önceliği, kamuoyunu doğru ve eksiksiz bilgilendirmektir. Bu büyük fedakârlık, mesleği sadece saygıdeğer değil, aynı zamanda kutsal kılar.

Ne var ki, bu onurlu meslek ne yazık ki sayısız zorlukla çevrilidir. Baskı, tehdit, sansür ve ekonomik güvencesizlik, gazetecilerin mücadele etmek zorunda olduğu çetin duvarlardır. Gerçekleri yazma cesareti gösteren her kalem, bazen bedelini ağır ödemek zorunda kalır. Dünya Gazeteciler Günü, bize bu zorlukları görmezden gelmememiz gerektiğini, özgür basının bir demokrasinin nefes borusu olduğunu hatırlatır.

Gazeteciliğin en temel ilkesi, gerçek arayışıdır. Sosyal medya çağının getirdiği bilgi kirliliği ve hız kargaşası içinde, gazetecilerin titizlikle kontrol ettiği, doğruladığı ve analiz ettiği haberler, büyük bir değere sahiptir. Onlar, yüzeysel bilgi yığınları arasından hakikati çekip çıkaran, o kritik süzgeç görevi gören, dördüncü kuvvetin en önemli neferleridir.

Bir köşe yazarı, sadece kelimelerle değil, aynı zamanda vicdanıyla yazar. Bir muhabir, sadece görüntü çekmez, aynı zamanda o anın insani dramını ve toplumsal yarasını kaydeder. Onlar, toplumsal duyarlılığı artıran, yanlışları sorgulatan ve yöneticileri denetleyen o kritik aynayı tutanlardır. Bu nedenle gazeteciler, sadece haber veren değil, aynı zamanda toplumsal belleği inşa eden kişilerdir.

Bu özel günde, tüm topluma düşen görev; gazetecilik mesleğinin değerini anlamak ve savunmaktır. Basın özgürlüğü, sadece gazetecilerin hakkı değil, doğru haber alma ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğü olan her vatandaşın temel hakkıdır. Sansüre karşı durmak, etik ilkelere bağlı kalan medyayı desteklemek, hepimizin sorumluluğudur.

Bugün, 21 Ekim'de, dünyanın dört bir yanındaki görev başında olan, hapis yatan ya da zor koşullarda mesleğini icra eden tüm gazetecilere minnettarız. Onların tuttuğu ışık sönmediği sürece, toplumun vicdanı ayakta kalacaktır.

Haberin kutsallığına inanan ve kalemiyle gerçeğin peşinden koşan herkese saygılarımla.