14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü kutluyoruz. Ülkemizin bereketli toprakları, buğdaydan fındığa, zeytinden fıstığa, dünya pazarlarında ülkemizi temsil ediyor. Tarım ihracatımız, çiftçilerimizin emeğiyle büyük bir paya sahip. Marmara’da ayçiçeği, Ege’de üzüm, Akdeniz’de narenciye sera ürünleri, Karadeniz’de fındık, İç Anadolu’da buğday, Doğu Anadolu’da tahıl, Güneydoğu’da pamuk ve fıstık. Her bölge ürettiği ürünleriyle tarımın bel kemiği. Salihli, Gediz Ovası’nda üzüm ve zeytin üretimiyle bu zenginliğe katkı sunuyor. Gediz’in bereketi, çiftçilerimizin elinde dünya sofralarına ulaşıyor. Peki, çiftçilerimizin emeğini nasıl yüceltiyor, geleceğe nasıl taşıyoruz?
Türkiye tarımı, çeşitliliğiyle göz kamaştırıyor. Marmara’nın zeytin bahçeleri, Ege’nin incir ağaçları, Çukurova'ın narenciye bahçeleri, Karadeniz’in fındık bahçeleri, İç Anadolu’nun buğday ovaları, Doğu Anadolu’nun şeker pancarı tarlaları ve Güneydoğu’nun pamuk ile mercimek arazileri, çiftçilerimizin alın teriyle hayat buluyor. İhracatımız, bu ürünlerle dünya pazarlarında boy gösteriyor.
Ancak çiftçilerimizin karşılaştığı zorluklar da var. İklim değişikliği, su kıtlığı ve 2025’teki don felaketi, çiftçilerimizin zor durumda bırakıyor. Yüksek üretim maliyetleri ve teknolojiye erişim zorlukları, yenilikleri yavaşlatıyor. Yine de çiftçilerimiz, kararlılıkla üretiyor.
Çiftçilerimizi desteklemek için ne yapmalıyız? İlk olarak, kooperatifler güçlenmeli. Birlikte çalışan çiftçiler, maliyetleri düşürüp küresel pazarlara ulaşabilir. İkinci olarak, teknoloji yaygınlaşmalı. Damla sulama ve dronlar gibi yenilikler, verimi artırıp kaynakları koruyor. Üçüncü olarak, finansal destek şart. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hibeleri, yatırımları kolaylaştırabilir. Dördüncü olarak, genç çiftçiler sahneye çıkmalı. Teknolojiye yatkın gençlerle tarım daha da güçlenecek.