6 Şubat 2023, hafızalarımıza derin bir acıyla kazındı. O gece, Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, sadece binaları değil, binlerce hayatı da yerle bir etti. Kayıplar, yıkımlar, enkaz altındaki umut dolu bakışlar… Türkiye, tarihin en büyük felaketlerinden birine tanıklık etti. O karanlık anlarda herkes sevdiklerini korumaya, bir el uzatmaya çalıştı, ama bazı yaralar ne kadar zaman geçerse geçsin hep taze kalacak.
Bu büyük felaketin ardından tüm ülke tek yürek oldu. Kurtarma ekipleri, gönüllüler, sağlık çalışanları, gece gündüz demeden can kurtarmaya koştu. Acının en derin olduğu anlarda bile dayanışma, umudu ayakta tuttu. Enkazdan çıkan her can, yeniden doğan bir ışık gibiydi. Ancak kaybettiklerimizin boşluğu asla dolmayacak. Hayatlarına dokunamadığımız, kurtaramadığımız herkes için içimizde bir sızı kaldı.
Bugün, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde kaybettiklerimizi saygıyla anıyor, geride kalanlara sabır diliyoruz. Bu felaketi unutmayacağız, unutturmayacağız. Daha güvenli şehirler inşa etmek, gelecekte böylesi acıları yaşamamak için üzerimize düşeni yapmalıyız. Çünkü hafızalarımızda sadece yıkım değil, yeniden ayağa kalkma gücü de var.
Deprem, Türkiye'nin değişmez bir gerçeği ve bu gerçekle yaşamayı öğrenmek zorundayız. 6 Şubat depremlerinden aldığımız en büyük derslerden biri, deprem bilincinin hayat kurtardığı gerçeğidir. Güvenli yapılar inşa etmek, acil durum planları oluşturmak ve doğru müdahaleyi bilmek, gelecekte yaşanabilecek felaketlerde kayıpları en aza indirmemizi sağlar. Deprem sadece büyük felaketler olduğunda değil, her zaman gündemde olmalı ve toplum olarak bu bilinçle hareket etmeliyiz.
Son günlerde Ege Denizi'nde meydana gelen depremler, fay hatlarının sürekli hareket halinde olduğunu hatırlatıyor. Özellikle Ege Bölgesi, aktif fay hatlarıyla çevrili olduğundan, her sarsıntı bize daha büyük depremler için bir uyarı niteliği taşıyor. Şu an yaşanan küçük ve orta büyüklükteki depremler, büyük bir enerji boşalımı olarak değerlendirilebilir, ancak asıl önemli olan riskleri göz ardı etmeden hazırlıklı olmaktır. Unutmamalıyız ki deprem değil, ihmal ve bilinçsizlik öldürür.
Deprem, ne zaman ve nerede olacağı kesin olarak bilinemeyen bir doğa olayıdır, ancak bizler alacağımız tedbirlerle can ve mal kaybını en aza indirebiliriz. Öncelikle yaşadığımız binaların depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmeli, gerekli güçlendirme çalışmalarını yaptırmalıyız. Ev ve iş yerlerimizde ağır eşyaları duvara sabitlemek, acil çıkış yollarını belirlemek ve herkesin ulaşabileceği bir deprem çantası hazırlamak hayati öneme sahiptir.
Deprem anında bilinçli hareket etmek de en az önceden alınan tedbirler kadar önemlidir. Sarsıntı başladığında "çök-kapan-tutun" yöntemiyle kendimizi korumalı, panik yapmadan güvenli bir noktada beklemeliyiz. Deprem sonrasında ise gaz ve elektrik hatlarını kontrol etmeli, resmi açıklamaları takip ederek güvenli tahliye yollarını kullanmalıyız. Unutmamalıyız ki deprem bilinci sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Herkesin bilinçli olması, felaket anlarında daha az can kaybı yaşanmasını sağlayacaktır.