65 Yıllık Emek, Aynı Atölyede Üç Kuşak
1960 yılında babası Mahmut Sabancı’nın yanında çancılık mesleğine başlayan Mustafa Sabancı, yaklaşık 65 yıldır mesleğini aralıksız sürdürüyor. Küçük yaşlarda adım attığı atölyede bugün, babasının adını taşıyan oğlu Mahmut Sabancı ile birlikte çalışıyor.
Geleneksel Yöntemlerden Taviz Yok
Emek, sabır ve ustalık gerektiren çan yapımında geleneksel yöntemleri tercih eden Sabancı ailesi, el işçiliğini her aşamada titizlikle sürdürüyor.
Isıtma, dövme, şekillendirme ve ses ayarı gibi birçok ince işlemden geçen her çan, ustanın yıllara dayanan tecrübesini yansıtıyor.

Demirci Çanları Sınırları Aşıyor
Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde hâlâ büyük talep gören Demirci çanları, dayanıklılığı ve kendine özgü tınısıyla Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. Çanlar ayrıca Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelere de ihraç ediliyor.
“Bu Meslek Tükenmemeli”
Usta çan yapımcısı Mustafa Sabancı, mesleğin artık yeterince rağbet görmediğine dikkat çekerek,
“Bu mesleğin tükenmemesi lazım. Türkiye’de birkaç ilde yapılıyor ama bizim yaptığımız gibi yapamıyorlar. Kaplamasını kömürün içinde yapıyoruz, çamurun kıvamı bile çok önemli”
dedi.

Sabancı, koyun ve keçi çanlarının hayvancılıkta önemine de değinerek, “Çanlı hayvanın süt verimi daha yüksek olur” ifadelerini kullandı.
40 Aşamada Ortaya Çıkan Bir Sanat
kuşak usta Mahmut Sabancı ise çan yapımının zahmetli bir süreç olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Dedemden babama, babamdan bana kalan bu mesleği sürdürüyoruz. Çan yaklaşık 40 aşamadan geçiyor. Sac kesimi, şekillendirme, ocak işlemi, ses ayarı derken büyük bir emek var. Zor olduğu için çırak bulmakta zorlanıyoruz.”
Ateşten Altın Rengine
Mustafa Sabancı, çan yapım sürecini ise şöyle anlattı:
“Hazırladığımız çamurun içine sarı pirinç katarız. Çanı 400 dereceyi bulan kömür ocağında tavladıktan sonra suya batırırız. O an çan altın sarısı rengini alır. Soğuduktan sonra ses ayarı ve dili takılır, çan hazır hale gelir.”








