1980 yılında girdiği HACETTEPE Üniversitesi SOSYOLOJİ Bölümü'nü Türk Silahlı Kuvvetleri adına 'askeri öğrenci' olarak okuyarak 1985'te mezun oldu ve teğmenliğe naspedildi. İlk görev yeri olan BURSA - IŞIKLAR Askeri Lisesi'nde sekiz yıl (1985-1993) Sosyoloji - Psikoloji dersleri öğretmenliğini müteakip, sırasıyla 1993-1996 yılları arasında GENELKURMAY ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI'nda; 1996-2005 yılları arasında GENELKURMAY PSİKOLOJİK HAREKÂT DAİRE BAŞKANLIĞI'nda (sonraki adıyla Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı) görev yaptı. 2005 yılında atandığı BALIKESİR - K.K. ASTSUBAY MYOKOMUTANLIĞI'nda beş yıl görev yaptıktan sonra Ekim 2010'da 'Kıdemli Albay' rütbesiyle emekli oldu.

Mesleki yaşamı süresince yurt içindeki çeşitli kurs, eğitim ve görevlerin yanı sıra, yurt dışında da AMERİKA, İNGİLTERE, ALMANYA, BELÇİKA gibi ülkelerde çeşitli kurs ve eğitimlere katıldı. Ayrıca BOSNA-HERSEK'te konuşlu Çokuluslu NATO gücü STABILISATION FORCE (SFOR)'un Psikolojik Harekat biriminde iki ayrı dönemde (1999-2000 ve 2002-2003) toplam 16 ay görev yaptı. Sınır ötesi (IRAK) bir harekat olan 'ÇEKİÇ 97 Harekatı'nda TSK BAŞARI MADALYASI aldı.

Aldığı eğitim ve katıldığı kurs ve görevlere binaen TSK'da açılan çeşitli kurslarda eğitmenlik / öğretmenlik yaptı. Ayrıca TSK dışında da - aralarında İÇİŞLERİ BAKANLIĞI (Emniyet Genel Md.lüğü), DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, MİLLİ GÜVENLİK AKADEMİSİ, MGK GENEL SEKRETERLİĞİ gibi kurumlar olmak üzere - birçok resmi kurumun açtığı kurslarda ders ve konferanslar verdi. Son görev yeri olan BALIKESİR -K.K. Astsubay Meslek Yüksek Okul Komutanlığı'nda 'İletişim ve Halkla İlişkiler' ile 'Askeri Liderlik' derslerine girdi.

2007-2008 eğitim öğretim yılında Anadolu Üniversitesi 'İletişim Bölümü'nde başladığı yüksek lisans eğitimini tez aşamasında bıraktı. Tez konusunu 'DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER VE GERÇEKLER' adlı bir kitaba dönüştürdü ve 2011'de yayımladı.

Ne var ki Alican Albay bu kitabın yayımlanmasından birkaç ay sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 28 Şubat Soruşturması kapsamında 12 Nisan 2012'de Eskişehir'de gözaltına alınarak tutuklandı. SİNCAN 1 No'lu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 14 ay kaldıktan sonra 14 Haziran 2013 tarihinde tahliye oldu. (İşin ilginci, 28 Şubat soruşturmasını başlatan ve Alican Albay dahil 103 kişi için ağırlaştırılmış müebbet istemiyle davanın iddianamesini yazan savcı Mustafa BİLGİLİ 15 Temmuz'dan sonra FETÖ üyeliği nedeniyle 17 yıl ceza aldı.) Cezaevi'nde iken yazıp gönderdiği 30'a yakın yazı ve makalenin önemli bir bölümü HÜRRİYET, MİLLİYET, CUMHURİYET, SÖZCÜ, SABAH, POSTA, VATAN, YURT, YENİÇAĞ ve AYDINLIK gibi gazetelerin köşe yazarlarınca yayımlandı.

Bu arada cezaevinde tuttuğu günlükleri, '28 Şubat soruşturması'nın tüm detaylarıyla anlatıldığı ilk ve tek 'anı - belgesel' kaynak olarak '28 ŞUBAT – SİNCAN'DAN TARİHE NOTLAR' başlıklı 2 ciltlik kitap halinde Haziran 2017'de çıktı. Alican TÜRK evli ve 2 çocuk babasıdır.

Ben bu insanı 25 Ağustos 2019 günü Afyon'da BÜYÜK TAARRUZ BİSİKLET TURU'nda tanıdım. Emekli bir albay olarak tanıtıldı bizlere... Onu, beraber olduğumuz Afyon'dan İzmir'e kadar bisiklet tepesinde geçen 15 gün boyunca herkes o kadar çok sevdi ki, bu koca yürekli küçük dev adam, o kısa sürede gönüllere taht kurdu.İşte o sohbetler arasında 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklu kaldığını ve üç kitabı olduğunu öğrendim.Tabii 15 günlük turun ardından ilk işimde bu kitapları getirtmek oldu. 'Doğu ve Güneydoğu'da Faili Meçhul Cinayetler ve Gerçekler' adlı kitapla başladım okumaya... Yaz sıcakları ve yoğunluktan 1,5 ayda bitirdim kitabı.Ancak PKK gerçeğini eğrisiyle doğrusuyla bu kadar net ve açıkça yazan bir başka kitap okumamıştım. Abdullah ÖCALAN ve yaptıkları, 1984'te başlayıp günümüze kadar gelenbinlerce ölüm olayı, kadın - erkek, çoluk - çocuk, genç - ihtiyar demeden camide, köy meydanında, her yerde acımasızca katledilen binlerce can ve o süreçte ordumuza mal edilmeye çalışılan ithamlar ve acı sonuçları... Kitabın sayfalarında yer alan fotoğraflar ve gazete kupürleri tokat gibi beynimde patlıyor, bir sonraki sayfaya geçmekte zorlanıyordum. Şok, şok, şok!

İki ciltlik ikinci kitap '28 Şubat - Sincan'dan Tarihe Düşülen Notlar'da ise komutanlarımızın nasıl bir hiç uğruna tutuklandıkları ve aylarca cezaevinde dimdik, onurlu duruşları, ülke tarihinde isim sahibi insanların cezaevindeki yaşamları, acılar, ölümler vs. gün gün nakış gibi işlenmişti. Ayrıca bütün bunlar, o süreçte Türkiye'deki ve dünyadaki diğer önemli gelişmelerle de harmanlanarak anlatılmıştı.

Sosyolog Öğretmen Albay Alican TÜRK yılmadan, korkmadan, inancını yitirmeden, azimle, inatla hep yazmış ve yazdıklarını hakim ve savcılara, konuyla ilgili tüm devlet protokolüne ve gazetelere gönderdiği gibi, cezaevindeki kader arkadaşları ile de paylaşmış, pozitif enerji ile onları da motive etmiş, inançlı bir insan. Bu insanın en büyük yardımcısı ise isimsiz kahraman, örnek bir anne ve eş olan Emel TÜRK... Onu ayrıca kutlamak gerek.Oda eşi cezaevindeyken dimdik durmuş, hem eşi için, hem de ailesi için gerçek mücadelesini sürdürmüş yürekli bir kadın! Alkışlar o kocaman yüreğe…

Ben bu üç kitabı okumadan önce, itiraf ediyorum kiaskerlerimizi hep dine karşı, onları namaz ve oruçtan uzak düşünüyordum. Son yıllarda tanıdığım askerlerde dahil, onlar geçmişte başörtüsüne kanun gereği karşı duruşta olsalar da, inanın Müslüman geçinen birçok dindardan daha inançlı ve ibadetlerini yapan dürüst ve güzel yürekli insanlar. 28 Şubat'ın yaklaştığı bu günlerde bana göre de tümüyle haksız bir tutuklama ve cezaevi günleri yaşayan ama orada da asker disiplini içerisinde, onurluca, taviz vermeden, hiçbir kötü olaya mahal vermeden, bulundukları ortama ve kurallara uyan bu yürekli askerlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Ben bu kitap sayesinde askerlerimizi daha yakından tanıdım, onları daha çok sevdim ve onlara saygım sonsuz…

Alican Türk'le ayrı anne babadan olsak da,o öz kardeşim CanAliş'im benim...İyi ki yollarımız kesişti, iyi ki tanıdım onu ve ailesini...

O yılmadan, usanmadan dik durmaya ve gördüğünü, bildiğini hatta bilmediklerimizi araştırıp, yazmaya, uyuyanları uyandırmaya, devam etmeli. Bu ülkede Alican TÜRK gibi yüreği ve kalemi güçlü adamlara ihtiyacımız var. Allah bu koca yürekli adamları, askerlerimizi her daim, haksızlıktan, şerden, iftiradan, haksız suçlamalardan korusun! Bu memleketin her daim askerine sevgisi ve saygısı sonsuz…Bunu kolay kolayda kimse silemez. Teşekkürler Alican TÜRK… Teşekkürler CanAliş… Dile kolay! Sincan'da geçen 429 gün... Buda senin sınavındı belki. Yaşananları senin sayende öğrendik. Gerçekten tarihe gün be gün düştüğün notlar ileride birçok insana rehber ve ışık olacak, eminim...

Ömrün sağlıklı ve uzun, kalemin her daim keskin ve sen hep böyle korkusuz ve yürekli ol, emi! 13.2.2020

Muhabir: Haber Merkezi