Fatih Sultan Mehmet döneminin olaylarını anlatan Enveri'nin 1465 yılında yazdığı Düsturnamesindeki notlara göre; Şehzade Mehmet o yılların Saruhan günümüz Manisa vilayetinde ikinci valilik döneminde bir bahar günü Bozdağ kasabasına doğru yola çıkar.
Yolculuk malum at ve deve kervanı ile, Manisa'dan sabah namazı yola çıkan kervan akşam ezanı saatlerinde Sardes kalesine ulaşır. Birkaç gün burada mola verilir ve sonra o zamanki ismi Cebeli Bozdağ olan dağ kasabasına tırmanılırdı. Burada taht varisi Şehzadelere hocaları tarafından doğa bilgileri, savaş sanatı ve taktikleri vb. dersler uygulamalı olarak yaz boyunca verilir, sonbaharda tekrar vilayete dönülürdü.
İşte bu seferlerden birinde şehzade Mehmed, çevrede incelemeler yapmaya çıkmıştı. Yolu, günümüz tren istasyonunun üst kısmında bulunan küçük bir köye düşmüştü burada oturanlara selam verdi kendini tanıttı, köylülerle sohbete başladı:
-Siz kimsüz, bura niredur?
Köylüler yanıtladı;
-Bize Veledi Salih (Salihoğulları) derler, burada konaklarız.
- Ne iş edersüz?
- Hayvancılık ederuz, burada kışlar yaza, Karahisara kadar gideruz.
-Başka ne edersuz?
-Tahtacıyız, tahta işleri ederuz.. (Tahtacı, marangozun Türkçesidir.)
-Ala! der şehzade kendine ikram edilen süt ve ayranları içer, biraz daha sohbetten sonra Sart Kalesine dönmek için yola çıkar.
Bir süre sonra babası II. Murat vefat edince, 1451 yılında, Edirne'de tahta çıkar. Çocukluğundan beri kafasında kurduğu hayalini gerçekleştirmek için Urban ustaya devasa toplar döktürür. Amaç Bizans'ın elinden Konstantinopolis'i almaktır.
Toplar bu amaçladır ancak onları Edirne'den, İstanbul'a götürmek için sağlam arabalar gerekmektedir. İşte o zaman Salihoğulları köyü ve oradaki tahtacılar aklına gelir, hepsini başkent Edirne'ye getirtir.
Salihoğulları, yaşamaya başladıkları Edirne civarında bir başka aşiret ile Evrenesoğulları içine karışıp kaybolurlar. Bu nedenle 1528/29 yıllarında kaydedilen belgelerde yer almazlar.
Salihli adının geçtiği ilk Osmanlı belgesi: Başbakanlık Arşiv Dairesi 66 No.lu defterinde 'H.924-M.1518 tarihli 'Aydın, Menteşe Livaları Nahiyeleriyle Kal'alarına ait Tımarlı Havi İcmal Defteri'nin 138'nci sahifesinde, Sart kazasına bağlı Veled-i Salih köyünün suyu ile birlikte Anadolu Vilayeti Kethüdası Cafer Bey'in zeametine dahil edilmiştir.'
Günümüz Türkçesine göre: 'Aydın, Menteşe Sancakları, Bucaklarıyla Kalelerine ait yıllık geliri 3–20 bin akçe olan toprakları kapsayıp, gösteren defterin 138'nci sayfasında Sart ilçesine bağlı Salihoğlu köyünün suyu ile birlikte Anadolu ili Devlet Kahyası Cafer Bey'in topraklarına katılmıştır.' Şeklinde yazıldığını görüyoruz.
Köyde hayvancılığın yanı sıra arpa, buğday, darı, mercimek, nohut, burçak, bakla, börülce, susam, keten, kenevir tarımı yapılıyordu. Kestane gelirde önemli pay taşıyordu. Köyde çeltik tarımının yapıldığını M.1518 tarih ve 66 No.lu defterde 'suyu ile birlikte' Cafer Bey'in topraklarına devrini' bildiren kayıttan öğreniyoruz.
Demek ki Sart ilçesine bağlı bir Salihoğlu köyü vardır ve 1676 yılında Evliya Çelebi buralardan geçmiştir. Ünlü Seyahatnamesinin 9. cildinde sözünü ettiği 'ma'mur (Bakımlı) köylerden' biri de Salihli köyüdür.
Salihli 1800 yıllarının ortalarına kadar sıradan Evliya Çelebinin yazdığı gibi Bakımlı köylerden biridir. 1800 yıllarında, İstasyon civarında Veled-i Salih = Salihoğlu köyü, Kocaçeşme civarında ise Salih'in köyü (?) olması olasıdır. Salih'in köyü, daha düz bir yerde, içme suyu daha bol ve üstelik kervanların konakladığı bir yerdedir ve hızla gelişmekte, batıya doğru genişlemektedir. Üstelik çarşamba günleri bu civarda Pazar kurulmaktadır. Salihoğlu köyü ise tarımla uğraşmakta, ürettikleri ürünleri bu pazarda değerlendirmektedir.
Haftaya, 1800 yıllarını, o yılları yaşayıp gören gezginlerin kaleminden yazdıklarına bakıp Salihli'yi tanımaya devam edeceğiz. Haftaya yine bu köşede buluşmayı umarak hoşça kalın değerli okurlarım.






