Sosyal medyada dakikalarca, hatta saatlerce içerik tüketiyorsunuz ama ekranı kapattığınızda içinizde açıklayamadığınız bir boşluk mu kalıyor? Psikologlar, bunun tesadüf olmadığını söylüyor. Hızla tüketilen dijital içerikler, beyne kısa süreli dopamin patlamaları yaşatıyor; ancak kalıcı tatmin ve manevi doyum sağlamıyor.
Peki Neden Böyle Hissediyoruz?

Uzmanlara göre sosyal medya ve kısa videolar beynimizin doğal ödül sistemini sürekli uyarıyor. Kaydırdığımız her gönderi ya da aldığımız her bildirim, beyinde dopamin salgısını artırıyor. Bu kimyasal haz duygusuyla ilişkili.
Sorun şu ki dopamin etkisi çok kısa sürüyor. Tıpkı fast food yedikten sonra hızla acıkmak gibi, içerik tüketimi de sadece anlık bir tatmin bırakıyor. Sonrasında da kişilerce sık sık "içinde bir boşluk hissi" olarak tanımlanan durum ortaya çıkıyor.
Bu durumla baş etmek isteyen kişiler de modern medyaya daha da sarılıyor. Psikolojide buna “hedonik adaptasyon” deniyor. Yani aynı tatmini yeniden yaşamak için her seferinde daha fazla içerik gerekiyor. Bu da “sonsuz kaydırma” alışkanlığını körüklüyor.
Platformlar Bunu Bilerek Tasarlanıyor
Platformlar bunu bilerek tasarlanıyor. “Değişken oranlı ödül sistemi” denilen yöntem, kumar makineleriyle aynı mantıkta çalışıyor. Bir gönderiye kaç beğeni veya yorum geleceğini bilmemek, sürekli bir beklenti yaratıyor.
“Sadece 5 dakikalığına bakacaktım, ama fark ettim ki bir saat geçmiş.” Bu cümleyi neredeyse herkes söylüyor. Çünkü içerikler kalıcı bir tatmin değil, yüzeysel ve tekrar eden bir haz sağlıyor.
Sonuçta ekran başında geçen uzun saatlerin ardından geriye çoğu zaman huzursuzluk ve “içimde hâlâ bir boşluk var” hissi kalıyor.
Türkiye’den Güncel Veriler
Türkiye'deki güncel veriler incelendiğinde ise sonuçlar şöyle:
-
Türkiye’de insanlar internette günde ortalama 7 saat 13 dakika, sosyal medyada ise 2 saat 43 dakika geçiriyor.
-
Sosyal medya kullanıcılarının sayısı 58,5 milyon kişiye ulaşmış durumda; nüfusun yaklaşık %66,7’si aktif sosyal medya kullanıcısı.
-
Türkiye’de internet kullanım oranı, 16–74 yaş grubunda %90,9 seviyesine yükseldi. En çok kullanılan uygulamalar: WhatsApp (%88,6), YouTube (%72,9), Instagram (%68,1).
Bu yoğun dijital etkileşim, hem bireysel zaman planlamasını hem de ruhsal doyumu etkileyen karmaşık bir döngü yaratıyor.
Sosyal Medyada Çok Vakit = Yalnızlık

Araştırmalara göre, sosyal medyada en çok vakit geçiren bireyler, paradoksal şekilde en yüksek yalnızlık oranına sahip. Yüzeysel bağlantılar ve sanal beğeniler, gerçek ilişkilerin yerini alamıyor. Bu da manevi açlık hissini besliyor.
Günlük Hayatta Belirtiler
-
Telefonu elinize almadan huzur bulamıyorsanız,
-
İzlediğiniz içerikler bittikten sonra “boşuna vakit kaybettim” duygusu baskınsa,
-
Sosyal medyada çok kişiyle “bağlantıda” olduğunuz halde kendinizi yalnız hissediyorsanız,
bu belirtiler dijital tüketimin ruhsal doyumu azalttığının işareti olabilir.
Çözüm İçin Ne Yapmalı?
Uzmanlar içsel boşluğu doldurabilecek sağlıklı yollar gösteriyor. Ne kadar fazla madde yerine getirilirse o kadar hızlı çözüm oluyor.
- Günlük ekran süresini sınırlamak
- Dijital detoks günleri yapmak
- Gerçek hayatta anlamlı bağlara yönelmek
- Kitap okumak
- Doğada zaman geçirmek
- Meditasyon veya inanç pratikleri yapmak





