Güleç, “Bu yılın Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün teması "İş Yerinde Ruh Sağlığını Öncelik Haline Getirmek" olarak belirlendi. Bu tema, iş yerindeki ruh sağlığının önemini vurgulayan bir çağrıdır. Güvenli ve sağlıklı iş ortamları çalışanların ruh sağlığını koruyabilirken, kötü çalışma koşulları, damgalanma ve ayrımcılık, çalışanların ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir ve üretkenliği düşürebilir.” Şeklinde konuştu.
Güleç, sözlerine şöyle devam etti:
“Çalışan yetişkinler, uyanık oldukları saatlerin büyük bir kısmını iş yerlerinde ya da çalışarak geçirirler. Bu nedenle, yetişkinlere iş yerlerinde ulaşmak ve onların ruh sağlığını korumak daha mümkündür. İş yerinde ruh sağlığını iyileştirme yönünde atılacak adımlar, geniş bir kitleye ulaşarak bireylerin refahını artırabilir. Dünya genelinde depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı sorunları iş yerlerinde verimliliği olumsuz etkiliyor. DSÖ'ye göre bu sorunlar yıllık 1 trilyon dolarlık üretkenlik kaybına yol açıyor. Özellikle COVID-19 pandemisi, iş yerinde ruh sağlığına yönelik desteğin gerekliliğini daha belirgin hale getirdi. Araştırmalar, iş yerinde ruh sağlığını önceliklendiren uygulamaların çalışan moralini artırdığını ve şirketler için olumlu sonuçlar doğurduğunu gösteriyor. İstihdamın ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkisi vurgulanırken, işsizlik özellikle gençler arasında uzun vadeli fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Uzun çalışma saatleri, gece vardiyaları gibi olumsuz çalışma koşulları tükenmişlik ve strese neden olabilir. Bu nedenle iş yerinde ruh sağlığını koruyacak yasalar ve politikalar büyük önem taşıyor. Sonuç olarak, iş yerinde ruh sağlığının desteklenmesi sadece bireylerin değil, aynı zamanda iş yerlerinin ve toplumun genel refahına katkı sağlayacaktır.”