Geçen hafta isteklerle ihtiyaçları nasıl ayırt edebileceğimizi konuştuk. Şimdi sıra geldi hepimizin hayatında büyük fark yaratabilecek bir konuya: tasarruf.

Tasarruf, kısaca kazandığımız paranın tamamını harcamamak, bir kısmını geleceğe ayırmak demektir. Çoğu insan “Benim zaten zar zor geçimim var, nasıl tasarruf yapabilirim?” diye düşünüyor. Ama işin sırrı, büyük paraları bir kenara koymakta değil, küçük adımları alışkanlığa dönüştürmekte gizli.
Bir örnek verelim: Her gün dışarıda kahve içmek yerine haftada üç gün evden kahve termosu götürseniz, ay sonunda 1000-1500 lira cebinizde kalır. Yılda bu miktar 14-15 bin liraya ulaşır. Aynı şekilde, kullanmadığınız elektrikli aletleri fişten çekmek, ihtiyaç fazlası ürünleri almamak veya markete tok gitmek bile tasarruf için küçük ama etkili yöntemlerdir.

Öğrenciler için de durum farklı değildir. Günlük harçlığınızdan sadece 20 lirayı ayırıp kumbaraya atsanız, ay sonunda 400 lira birikir. Küçük gibi görünen bu miktar zamanla büyür ve istediğiniz bir kitabı almak, bir kursa yazılmak veya arkadaşlarınızla bir etkinliğe katılmak için fırsat sunar.

Tasarrufun en önemli faydası, bize güven duygusu vermesidir. Beklenmedik bir sağlık harcaması, bozulmuş bir ev eşyası ya da acil bir yolculuk masrafı çıktığında, tasarrufunuz varsa panik yaşamazsınız. Çünkü elinizde hazır bir “güven yastığı” olur.
Elbette tasarruf sadece kenara para koymak değildir. Aynı zamanda zamanı, enerjiyi ve kaynakları doğru kullanmaktır. Gereksiz yere televizyon açık bırakmak ya da kullanmadığınız bir aboneliğe para ödemek de israftır. Tasarruf bilinci ise bu israfı fark edip önlemektir.

Peki, biriktirdiğimiz parayı ne yapacağız? Yastık altında saklamak mı, yoksa bankaya mı yatırmak daha mantıklı? İşte haftaya bu soruya cevap arayacağız. “Bankalar Dost mu Düşman mı?” başlıklı yazımızda görüşmek üzere!






