Bir önceki yazımızda kredi kartının doğru ve yanlış kullanımını konuşmuştuk. Kart borcunun zamanında ödenmediğinde büyümesine neden olan en önemli kavram ise faizdir. Peki faiz nedir? Korkulacak bir şey midir, yoksa bilmemiz gereken doğal bir finans gerçekliği midir?
Faiz, kısaca paranın kullanım bedelidir. Bankadan para aldığınızda, yalnızca anaparayı değil, onun üzerine eklenen faizi de ödersiniz. Yani başkasının parasını kullandığınız için bir bedel ödersiniz.
Örneğin 100.000 TL kredi aldığınızda, geri ödemede yalnızca 100.000 TL değil, faiziyle birlikte daha fazlasını ödersiniz.
Kredi kartında da mantık aynıdır. Diyelim ki kartınızdan 20.000 TL harcadınız ve ay sonunda sadece 5.000 TL ödediniz. Kalan 15.000 TL’ye faiz işletilir. Erteledikçe faiz büyür ve küçük bir borç zamanla büyük bir yüke dönüşebilir. Bu nedenle faizi anlamak, para yönetiminde temel bir adımdır.
Ancak faizi yalnızca “borç” ya da “kötü” olarak görmek de doğru değildir. Bazen faiz, hayatımızdaki büyük hedeflere ulaşmamızı sağlar.
Örneğin ev almak, araba almak ya da iş kurmak istiyorsunuz… Birikiminiz yetmiyorsa, banka kredisi bu noktada devreye girer. Faiz ödeyerek de olsa, bugün sahip olmak istediğiniz varlığı uzun vadede taksitlerle alabilir, yatırımınızı gerçekleştirebilirsiniz.
Burada önemli olan, geri ödeyebileceğiniz kadar borçlanmak ve planlı hareket etmektir. Doğru şartlarda kullanılan kredi, geleceğinizi kurmak için bir fırsattır.
Faiz bazı durumlarda da bize kazanç sağlar. Bankaya yatırılan birikimler için alınan mevduat faizi, paramızın değerini korumaya ve zamanla artırmaya yardımcı olur. Yani faiz, doğru yerde kullanıldığında destekçimiz, plansız kullanıldığında yükümüz olur.
Sonuç olarak faiz bir araçtır. Onu yönetmeyi öğrenirsek, finansal hayatımızda bilinçli adımlar atarız.
Önemli olan, ne zaman ve nasıl kullanılacağını bilmektir.
Peki, faizle bağlantılı bir başka önemli konu daha var: Enflasyon. Fiyatların sessizce yükselmesi, cebimizdeki paranın değerini nasıl etkiliyor dersiniz? Haftaya “Enflasyon: Fiyatların Sessiz Yükselişi” başlıklı yazımızda bunu konuşacağız.
