Hep masumdur onlar küçücük yüreklerinde ne korkular taşırlar. Tertemiz bakışlarında ne güneşler açtırırlar. Rengarenk, her renkte ki bin bir çeşit çiçektir çocuklar. Her evin penceresinden tüm mahalleye doğru sarkarken , evlerinin neşesidir aslında onlar. Bütün sokakları , en güzel oyunlarıyla aydınlatırlar. Yaşadıkları hanelerde mutluluk toplarıdır neşe saçarlar.
Evin bahçesi olsa ne olur. Uçsuz bucaksız balkonun olsa. İstersen en güzel eve sahip olsan içinde cıvıl cıvıl çocuk sesleri olmadıktan sonra.
Kimisi sevgiye aç büyür. Kimisi annesiz babasız yuvalarda öylece derin bir hasretle, bilmedikleri bir merak içinde beklerler, bilmedikleri geçmişlerini. Çünkü her birinin ayrı bir öyküsü vardır ve ona göre şekillenir yaşam döngüsü.
Küçücük yaşında kocaman bir hastalığa tutulmuş küçücük bedeni eriyor günden güne kasları, ağlama annesi görmesin ağlarken seni, nasıl dayansın senin gözyaşlarına, zaten mutsuz yüreği. Acı içinde kıvranırken bedeni yorulurken kendine göredir hastalığının sızısı. Verme Rabbim, bu küçücük bedenlere bu kadar ağır acıları. Mutlu olsun onlar, hep gülsün anne babalar.
Kiminin de açlık olur sınavı , yoktur evinde ağzına göre azığı. Olsun sevgiye doyan çocuklar her zaman mutludur çünkü tatmıştır en güzel sevgileri o hanede.
Kiminin de bir eli yağda bir eli de baldadır. Ne istiyorsa o an serilir önüne. Bak işte onu da doyuramazsın hiçbir şekilde. O hep açtır aslında sevgiye, ilgiye. Her şeyi olduğu için neyinin olmadığını bilemez ve mutsuz bir şekilde, kendi hayatının sınavını bir savaş halinde yaşar gider.
Aydınlanır mı bu yürekler, geçer mi bu sızı.
Neden neden bu eziyetlerde bu iç çekişler
Kim bu hale getirdi beni, kim bu sevgi arsızları.
Ah , sen çocuk, ellerin başının üstünde
Çömelmiş titriyorsun.
Hıçkırıkların duyuluyorken, neden ağlayamıyorsun.
Kalk artık düştüğün yerden, söyle kimi bekliyorsun.
Sana el verecek bir baban yok artık bunu biliyorsun.
O kan rengi çiçekler büyürken, ne çocuklar ölüyor
Dökülen gözyaşlarını bir bilsen
Sen mutlu olacaksın diye, bütün çocuklar dünyaya küsüyor.