Sarsıntının Hatırlattıkları

Batı Anadolu, yer kabuğunun sürekli gerildiği, fayların sessizce biriktiği bir coğrafya.

Abone Ol

Salihli, Manisa ve Balıkesir hattı, Gediz Graben sistemi içinde yer alan aktif fayların gölgesinde yaşıyor. Bu coğrafya, yüzyıllardır depremlerin uğrak noktası olmuş. Haritalara bakıldığında, kuzeyden güneye uzanan fay hatlarının, bölgeyi adeta ince bir cam gibi kırılgan hale getirdiği açıkça görülüyor.

Geçmişe döndüğümüzde, 1970 yılında Manisa’yı vuran 6,5 büyüklüğündeki deprem, hâlâ hafızalarda taze. Onlarca can kaybı, binlerce evin yıkımı… Bugün bile o günün yaraları, bazı mahallelerin mimarisinde, bazı insanların gözlerindeki hüzünde saklı. Bu tarih bize, “büyük depremler bitti” düşüncesinin ne kadar yanıltıcı olduğunu hatırlatıyor. Faylar uyumuyor; sadece zamanı geldiğinde konuşuyor.

Yakın zamanda Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yaşanan 6,1 büyüklüğündeki deprem, bu gerçeği yeniden suratımıza çarptı. Salihli’de hissedilen o uzun ve şiddetli sallantı, sosyal medyada “çok sallandık, korkudan dışarı fırladık” sözleriyle yankı buldu. Yıkılan binalar, kaybedilen bir can ve yaralanan onlarca kişi… Bu manzara, aslında her birimizin başına gelebilecek ortak bir senaryonun küçük bir provasıydı.

Depremler yalnızca binaları değil, insanın ruhunu da sarsar. O an yaşanan panik, sonrası gelen endişe… “Acaba büyük deprem bu mu?” sorusu, çoğu kişinin dilindeydi. İşte bu yüzden, deprem bölgesinde yaşamak yalnızca sağlam binalar yapmak değil; zihinsel olarak da hazır olmak demek. Bilgi, hazırlık ve dayanışma, bu korkunun panzehiri olabilir.

Alınacak önlemler bellidir ama uygulamak için ertelememek gerekir. Evlerimizin depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmek, gerekirse güçlendirmek ilk adımdır. Okullarda ve iş yerlerinde düzenli tatbikatlar yapmak, “acil durum çantası” hazırlamak, güvenli toplanma alanlarını bilmek hayat kurtarır. Ve belki de en önemlisi, depremden sonra yardım bekleyecek durumda kalmamak için kendi aile planımızı yapmak gerekir.

Bu ülke, 17 Ağustos 1999’dan 6 Şubat 2023’e kadar onlarca büyük felaketi yaşadı. Binlerce can, yüz binlerce ev… Her felaket sonrası aynı sözleri duyduk: “Unutmayacağız, ders çıkaracağız.” Ama zaman geçtikçe unutkanlığımız geri geldi. Oysa deprem, unutanı affetmez. Biz unutsak da faylar unutmaz.

Salihli’de, Manisa’da, Balıkesir’de ya da Türkiye’nin herhangi bir köşesinde… Nerede olursak olalım, deprem bizim gerçeğimiz. Onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Bu sadece bir coğrafya kaderi değil; aynı zamanda bizim sorumluluğumuz. Depremin geleceği kesin, zamanı belirsiz. Ama sadece yaşananları hatırlamakla kalmayıp bireysel ve devlet olarak hazır olmak, önlem almak elimizdeki en net güç.