Özel Bir Çevre

Abone Ol

Okullar, her yıl açılışlarında akla gelen, öğrenci merkezli öğretimin olduğu kurumlar, epeyce tartışıldıktan sonra bir daha ki yıla kadar konuşulmazlar. Kısa bir tarihçesine bakalım. Yazının varlığından bu yana var olup gelmişlerdir. Beş bin yıl önce Sümerlerle başlayan hayatları günümüze kadar gelen ve toplumların içinde özel bir çevre olarak kalacaklardı. Sümer okulları okuma yazma öğrenmeyle başladı. Tapınakların bir parçasıydılar. O zaman bu kurumlara ‘’Tablet evi’’ demişlerdi. Zamanla kültür ve bilim merkezi olmuşlardı. Tanrı Bilimi, Bitki Bilimi, Hayvan Bilimi, Maden Bilimi, Coğrafya, Matematik, Astronomi, Tıp, Tarım, Müzik ve Dil Bilgisi, dersleri okutuluyordu. Nihayet tapınaklardan ayrılıp özgür olmuşlardı. Okulun birinci bölümü bilimsel ve eğitici şimdiki sayısal alanı. İkincisi de edebi ve yaratıcı, şimdiki sözel alanıydı. Okullarda zengin aile çocukları okuyordu ve öğretmen ücretlerini veliler ödüyordu. Bir yılın, 360 gün ve On iki ay olduğunu , Pi sayısını , alan ve hacim hesaplamalarını biliyorlardı.

Günümüze nereden ve nasıl gelindiğini ve değişimin şiddetinin ne derece olduğunu hatırlatmak isterim. Çocuklarımız, öğrencilerimiz geçmiş zamanlarda hiç görülmeyen bir uyaranlar yoğunluğuyla karşı karşıyalar. Televizyonlar, telefonlar, bilgisayarlar, radyolar, reklam panoları bombaları altında yaşıyorlar. Çok zor bir dönem dünya böyle, Tüm bunlara rağmen önce anne ve babalarla, sonra öğretmenlerle ,bu korkunç baskının üstesinden gelmeyi bilmeliyiz. Bu durumda çocuklarımızı suçlamak en kolay bir davranış, en basit bir yol. Okullarımızın fiziki durumlarının çocuklarımızın ilgisini çekecek hale getirmeliyiz. Bahçesi olan okullar, bahçelerinde çiçekler ve ağaçların olduğu okullar, rahat kütüphanesi, bol yayınları olan, aydınlık ve temiz bir alan , masalar, spor alanları, müzik alanları, güzel bir kantin. Sınıflar aydınlık ve ferah olmalı.

Öğretmenlerimiz acilen değişen yeni duruma göre yeniden eğitimden geçirilmeli. Öğretmelerimiz çocuklarımıza örnek olacak giysi ve görünüm içinde olmalı. Bilgili ama hep anlatan değil düşünmeyi sağlayan, ezberci değil analitik düşünmeyi sağlayan yöntemleri seçmeliler. İz bırakan öğretmenler olmalılar. Harika öğretmenler değil, mutlu öğretmenlere çok ihtiyacımız var.

Şehrimiz de okul hayatı 1926 yılında Altınordu ilkokuluyla başladı. Sonra 1948 de Beş Eylül ilkokuluyla devam etti. Salihli Ortaokulu 1942 yılında açıldı. Şimdi yerinde lise binası var. Kız Meslek Lisesi 1954 de açıldı.1959 yılında Salihli Lisesi öğretime başladı. Salihli Lisesi geçmişte bir üniversite kalitesindeydi. Halen çok iyi mesleklere sahip olan öğrencileri yaşamaktadır. 1984 yılında Sekine Evren Anadolu Lisesi açıldı. Türkiye de bir ilçede açılan tek okul olarak tarihe geçti. Şu anda yıkılmış bir vaziyette enkazı durmaktadır. Bahçesi pansiyonları ve diğer imkanlarıyla en güzel okullardandır. Enkaz halen duruyor. Bu okuldan geçmişte Üniversite sınavlarında ikinci olan öğrencimiz olmuştu. Sonra Anadolu Öğretmen Okulu, şimdi N.F. Kısakürek Sosyal Bilimler lisesi. Eski bir yöneticisinin yerleştirdiği alışkanlık sürüyor okulda zil sesi yok. Öğrenciler hiç uyarılmadan sınıflara girer ve çıkarlar. Çok beğendiğim bir kütüphanesi vardır. Pansiyonları ve resmi maçların yapıldığı kapalı spor sahasına sahiptir. Anadolu öğretmen iken Tıp fakültesini kazanan öğrencilerin olduğunu biliyorum. Bana göre şu anda her bakımdan Salihli’nin en güzel okulu oluğunu düşünüyorum. Sonra Türk Birliği Lisesi ve Salihli Anadolu Lisesi. Ve Meslek lisesi, diğer liseler ve Orta okullar açıldı. Şu anda Sekine Evren, Salihli Anadolu ve İmam Hatip Lisesi aynı binada eğitimi sürdürmeye çalışıyorlar. Üç okul bir binada. Velilerimiz, kurumlarımız, Eğitim sendikaları , okul yöneticileri, okul öğretmenleri bir araya gelerek kamu oyu oluşturup, bu hazin duruma bir çare bulmalıdırlar.

Ülkemizde okullarımızda eski kalitenin olmadığını kabul etmemiz gerekir. Durumun farkında olan öğrenciler ve veliler sistemin sınav odaklı olmasının farkında olduklarından çareyi özel okullarda, dersanelerde, kurslarda, özel derslerde bulmaktalar. Ancak ekonomik durumu iyi olanlar için belki de sorun yok. Ne var ki orta derecede geliri olanlarda bu yolda yürümek zorunda kalıyorlar. Ders ücretlerine ve kitap paralarına yetişmek çok zorlaştı. Milli Eğitim Bakanımız’’ Okullarda her türlü imkan var. Çocuklarınızı hem özel okula gönderiyorsunuz hem de pahalı diye şikayet ediyorsunuz.’’ diyerek gazetelere demeçler verirken 8.Snıfta olan kızını Ankara’nın en meşhur bir özel okuluna gönderdiğini televizyon haberlerinden herkes öğreniyor.