Kütahya'da görev yapan Jandarma Uzman Çavuş Yücel Yeşil, yol kontrolü sırasında takla atan aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Henüz 26 yaşındaydı… O an, orada bulunması, aracın ona denk gelmesi… Belki bir saniyelik rastlantı, bir ömürlük acıya dönüştü.
Ve ertesi gün… Bir bebek dünyaya gözlerini açtı. Hayat, Yeşil ailesine acıyı da sevinci de aynı anda yaşattı. Ölümün koynunda bir doğum gerçekleşti; işte insanın içini burkan o mucize. Bir nefes son bulurken, bir başka nefes umut olarak başladı hayata.
Doğum ve ölüm, aslında birbirinden uzak değil. Biri hayatın başlangıcı, diğeri sonu gibi görünse de, ikisi de aynı zincirin halkaları. Bir yanda yok oluşun sessizliği, diğer yanda ilk ağlayışın yankısı… Belki de bu yüzden insan, en derin acılarında bile yeniden tutunacak bir sebep buluyor.
Bazen ölümün rastlantısı insanı daha da sarsar. Yücel Yeşil, görev başında belki de saniyelerle ölçülecek bir anda aramızdan ayrıldı. Eğer o an orada olmasaydı, belki bugün bambaşka bir hikaye yazılacaktı. Ama kader, bizi hep şaşırtan çizgisiyle hem yaşamı hem ölümü aynı anda önümüze koymaya devam ediyor.
İşte bu yüzden ölüm ve yaşam birbirinden ayrılmaz. Şehidimizin ardından doğan bebek, sadece bir evlat değil; aynı zamanda yaşamın karanlık bir anda bile ışık bulabileceğinin kanıtı. O ışığı korumak, hem Yücel Yeşil’in hatırasına hem de ardında bıraktıklarına borcumuzdur.
Ve biz biliyoruz ki; her veda, bir başka merhabanın habercisidir…