Söz konusu dava kapsamında bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor, söz konusu işletmenin açılması durumunda doğa üzerinde bırakacağı tahribatı gözler önüne serdi.
Bilirkişi raporu hakkında açıklamalarda bulunan Salihli Çevre Derneği Avukatı Yıldıray Çıvgın “Bilirkişi raporu sonucunda; Maden Mühendisliği Açısından; Proje Tanıtım Dosyası içeriğindeki ocak planlamasına yönelik bilgilerin tutarsızlığı nedeniyle gerek rezerv hesaplamaları gerekse ocak planlaması gerçeği yansıtmadığı kanaatine varılmış ve dava konusu projenin uygulanması maden mühendisliği disiplini açısından uygun bulunmamıştır. Jeoloji – Hidrojeoloji Mühendisliği Yönünden Dava konusu etkinlikle ilgili hazırlanan PTD raporunda jeolojik ve hidrojeolojik değerlendirmelerin önemli eksikler içerdiği, hidrojeolojik baskı ve etkilerin, alınacak önlemlerin yeterince açıklanmadığı, Proje alanının Sarıkız Kaynakları’nın 2. Derecede koruma alanında kalması ve Marmara Gölü’nü besleyen önemli bir yüzey ve yeraltı suyu alt havzasında kalması nedenleriyle yüzey ve yeraltı sularının olumsuz etkileme potansiyelinde olduğu, bu kapsamda yüzey ve yeraltı sularının zarar görme potansiyelinde olduğundan söz konusu etkinliğin kamu yararına ve mevzuatlara uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Çevre Mühendisliği Açısından; Proje alanına 50 metre mesafede zeytinliklerin bulunması nedeniyle Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek 5, 1-ı) koşulunu sağlamadığı, Toz çıkaran tesislerden olduğu, SKHKKY’de belirtilen eşik değerin aşılması nedeniyle toz dağılım modellemesi yapılması yükümlülüğü bulunduğu, Model girdisi olarak hesaplanan kütlesel emisyon debilerinin eksik hesaplanmış olması nedeniyle Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği Açısından uygunsuzluk söz konusu olduğu, Su Temini ile ilgili DSİ tarafından izin yazısının dava konusu projeye ait 3480694 erişim numaralı ruhsat alanına ait olmadığı, başka deyişle DSİ görüşünün PTD’da karşılanmamış olduğu, 1,79 yıllık (yaklaşık 2 yıl) süreç içinde maden alanında yürütülecek madencilik faaliyeti kaynaklı olarak kısa vadede ekonomik değer olarak yarar üstünlüğü maden tarafında görünmekle birlikte, su kaynakları üzerine ve tarım alanları üzerine etkiler göz önünde G. Tarcan K. Koç M.T. Esetlili M. R. Seyfioğlu A. Metin Sayfa 58 / 58 bulundurulduğunda, kamu yararlarındaki üstünlüğün tarım alanlarının ve su kaynaklarının korunması yönünde değerlendirilmesi gerektiği, Ziraat Mühendisliği Açısından; Dava konusu talep alanının, 3573 sayılı zeytincilik yasasında, zeytinliklere 3 km mesafede toz-duman çıkartan tesislere izin verilmemesi, bu bağlamda faaliyet gösterilecek alanın çevresinde 3573 sayılı zeytincilik yasası ile çelişmesi. Bu kanunu ilgilendiren mutlak korunması gereken dikili tarım alanlarının ve zeytinliklerin kullanımının olması nedeniyle, Biyoloji Bilimi Açısından PTD’sında verilen fauna ve flora tür sayısının yetersiz olması ve alınan önlemlerin bu hayvanları kapsamaması Önerilen önlemlerin ekosistemi korumaya yeterli olmadığı ve bu alanda yapılacak faaliyetin, habitat parçalanmasına, hayvanların barınma, beslenme ve üreme gibi ihtiyaçlarını temin edebileceği uygun yaşam şartlarının azalmasına neden olacağı, Gördes çayının ve çevresinin bütüncül ekosistem yapısının koruması buradaki faunistik ve floristik biyoçeşitliliğin devamını sağlayacağından, Gördes çayının ve çevresinin bütüncül ekosistem yapısının korunması buradaki faunistik ve floristik biyoçeşitliliğin devamını sağlayacağından “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının fauna ve flora açısından uygun olmadığı ve alanın ayrıntılı floristik, faunistik ve ekolojik yapısının değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Değerlendirmelerinde bulunulmuştur.” İfadelerine yer verildi.