Kül Oldu Ormanlar, İçimize Çöktü Duman

Bu buruk yaz, Türkiye’nin yüreğine bir kez daha duman gibi çöktü. 29 Haziran’da İzmir’de—özellikle Seferihisar ve Menderes’te—başlayan yangın, şiddetli rüzgârın da etkisiyle kısa sürede büyüdü. Atatürk ve Cumhuriyet mahalleleriyle birlikte dört köy tahliye edildi. Birçok ev kullanılamaz hale gelirken, 21 kişi dumandan etkilendi. Neyse ki can kaybı yaşanmadı ama içimize işleyen yangının dumanı hâlâ dağılmadı.

Abone Ol

Manisa da aynı ateşin gölgesinde. Akhisar, Kula ve Ahmetli’den sonra alevler Salihli’ye kadar ulaştı. Çaypınar ve Mersindere mahalleleri tedbiren boşaltıldı. Bölgeye 5 uçak, 7 helikopter ve yüzlerce kara aracı sevk edildi. Ama en etkileyici görüntü, halkın sabaha kadar uyumadan, çıplak elleriyle doğayı savunduğu gece nöbetleriydi. Yangınlara karşı verilen bu mücadele sadece bir afet müdahalesi değil, bir vicdan sınavıydı.

İzmir, Manisa ve Hatay’da adeta bir doğa savaşı veriliyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamasına göre son üç günde ülke genelinde 263 yangına müdahale edildi. İzmir’de 8 ayrı noktada, Manisa ve Hatay’da ise yüzlerce ekip durmaksızın çalışıyor. Ancak yanan yalnızca ağaçlar değil; evlerimiz, anılarımız ve çocuklarımızın geleceği de bu alevlerin içinde kayboluyor.

Yangını söndürmek için orman işçileri, itfaiyeciler, gönüllüler ve köylüler gece gündüz mücadele ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de havadan destek veriyor. Fakat her seferinde aynı soruyla karşılaşıyoruz: Bu acıların sebebi yalnızca sıcak hava mı, yoksa göz göre göre gelen bir ihmal mi? Benzinle ateş yakanlar, denetimsizlik, sorumsuzluk… Bunlar yalnızca doğal felaketi değil, toplumsal felaketi de büyütüyor.

Ormanlar sadece ağaç değildir. Onlar kuşların kanadı, karıncaların yolu, sincapların yuvasıdır. Bir çocuğun gölgesinde kitap okuduğu ağaç, yaşlı bir annenin dua ettiği zeytinliktir. Yangınlar sadece ormanı değil, yaşamın kendisini yakar. Toprak susar, hava utanır. O yüzden bize düşen sadece yangınları söndürmek değil, onları çıkmadan önleyebilmektir. Denetlemek, eğitmek, cezasızlığı kaldırmaktır.

Çünkü artık sözler yetmiyor. 2025 yazı, hafızalarımıza dumanla kazındı. Bu yangınları sadece hatırlamak değil, unutmamak gerekiyor. Her fidan bir umut, her denetim bir güvendir. İzmir’den Salihli’ye, Hatay’dan tüm Türkiye’ye düşen görev bellidir: Bu yangınların küllerinde değil, umudun filizlerinde büyümek. Bu topraklarda çocuklarımızın gölgesi solmasın artık.