Kendini Gerçekleştiren Kehanet: Kader mi, Zihnimizin Oyunu mu?

Abone Ol

Hayat bazen bize garip bir oyun oynar. Bir şey olacağını hissederiz… ve tuhaf bir şekilde gerçekten olur. Çoğu insan bunu “içime doğmuştu” diye anlatır. Oysa psikolojide bunun çok tanıdık bir adı vardır: kendini gerçekleştiren kehanet.

Aslında kehanetin doğasında mistik bir güç yoktur. Tıpkı küçük bir kıvılcımın zamanla alev alması gibi, bir beklenti de davranışlarımızı şekillendirir ve sonunda beklentinin gerçekleşmesine zemin hazırlar. Yani bazen kader sandığımız şey, gerçekte kendi adımlarımızın gölgesidir.

Beklenti Davranışı Doğurur

Örneğin “Ben bu işi kesin beceremem” diye düşünen biri, denemeden önce bile geri çekilir. Kendisini kanıtlayabileceği anlarda daha az çaba gösterir, daha çok hata yapar. Sonunda gerçekten “başaramaz”. Böylece baştaki düşüncesi haklı çıkmış gibi olur.

Bu döngü olumluda da çalışır. Bir öğrenci “Ben bunu yapabilirim” dediğinde motivasyonu artar, daha çok çalışır, daha fazla dener ve gerçekten başarır. Dışarıdan bakınca sanki başarı tesadüf gibidir ama aslında zihnin attığı ilk adım her şeyi başlatmıştır.

Toplumun Kehanetleri de Var

Kendini gerçekleştiren kehanet sadece bireysel değil, toplumsal bir mekanizma da yaratır.

Bir çocuğa sürekli “Sen zaten yaramazsın” dendiğinde, çocuk zamanla bu tanıma uymaya başlar. Çünkü etiketler bazen insanın kader defterine yanlış satırlar yazabilir. Aynı şekilde bir gencin “Harika bir potansiyelin var” cümlesiyle bile yönü değişebilir.

Toplumun inancı, bireyin davranışını; bireyin davranışı da toplumun kehanetini doğrular.

İlişkilerde Kaçınılmaz Son

Şaşırmayın ama bu kehanet aşk hayatımızda da çok sık karşımıza çıkar.

“Zaten beni terk edecek” diye düşünen biri, farkında olmadan mesafeli davranır. Güvensizleşir. Partneri bu davranışa anlam veremez, ilişkide çatlaklar oluşur… ve sonunda gerçekten terk eder. Bu kez de kişi kendini haklı hisseder: “Gördün mü? Biliyordum!”

Oysa kehaneti gerçekleştiren kader değil, davranışlarımız olur.

Kehaneti Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Elbette mümkün. İnsan zihni tehlikeli bir tünel olduğu kadar, ışık dolu bir çıkış yolu da sunar. Beklentiyi değiştirirsek, davranışlarımız değişir; davranış değişirse sonuç da değişir.

Bazen sadece şunu demek bile büyüyü bozar:

“Ya kötü beklentim değil de, tini minicik bir umut gerçekleşirse?”

Özetle; kader dediğimiz şey bazen attığımız adımların toplamından fazlası değildir. Kehanetler kendini gerçekleştirebiliyorsa, neden daha iyi kehanetler seçmeyelim?

Belki de hayatın en büyük sırrı şudur:

Ne bekliyorsak, oraya doğru yürüyoruz.