Geçen hafta faizi konuştuk. Şimdi sıra geldi hepimizin günlük hayatında doğrudan hissettiği bir başka kavrama: enflasyon. Belki televizyonda sık sık duyuyorsunuz ama aslında enflasyonu her gün markette, pazarda, kasada yaşıyoruz.
Enflasyon, kısaca fiyatların zaman içinde genel olarak artmasıdır. Yani aynı parayla artık daha az ürün alabilmemizdir. Mesela geçen yıl 5 liraya aldığınız simit bu yıl 15 liraysa, işte bu enflasyondur. Paranın alım gücü düşer, yani cebimizdeki para aynı kalsa da ihtiyaçlarımızı karşılamak zorlaşır.
Örneğin, geçen yıl 500 lirayla dolu dolu bir pazar arabası hazırlanabiliyorken, bu yıl aynı parayla arabanın yarısını bile dolduramayabiliyoruz. Bu sebeple maaşlar artsa da çoğu zaman fiyatlar daha hızlı yükseldiği için ev bütçesi zorlanıyor. Bu nedenle enflasyon, aile ekonomisini en çok sarsan faktörlerden biridir.
Üstelik enflasyon sadece mutfakta değil, her alanda karşımıza çıkar. Kira, ulaşım, okul servisleri, kırtasiye fiyatları… Hepsi artar. Çocuğuna okul çantası alan bir veli, geçen yıl 500 liraya aldığı çantayı bu yıl 800–900 liraya almak zorunda kaldığında enflasyonu doğrudan hisseder.
Peki, enflasyonla nasıl başa çıkılır?
İlk adım, bütçeyi daha dikkatli planlamaktır. Gereksiz harcamalardan kaçınmak, indirimleri takip etmek, israfı önlemek önemlidir. Ayrıca, paramızı sadece harcamak yerine bir kısmını tasarrufa ya da enflasyona karşı değerini koruyabilecek yatırımlara yönlendirmek gerekir. Çünkü paranız bankada ya da yastık altında durdukça, zamanla değer kaybeder.
Enflasyon, cebimize sessizce dokunan görünmez bir misafir gibidir. Onu durduramayız ama bilinçli finansal davranışlarla etkilerini azaltabiliriz.
Peki, enflasyondan korunmanın yollarından biri olan yatırım nedir? Hangi yatırım türleri daha güvenli, hangileri daha risklidir?
İşte önümüzdeki hafta bu sorulara yanıt arayacağız: “Yatırım Dünyasına İlk Adım” başlıklı yazımızda buluşalım.