Fatıma

Abone Ol

“Fatma”’dan sonra artık rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türk dizi sektörü son yıllarda farklı gelişmelere imza atıyor ve kendine özgü kimlik arayışını tamamlamak üzere.

“Şahsiyet” dizisini izlemiş olanlar ne anlatmak istediğimi hemen fark etmişlerdir, Şahsiyet”ten sonra çekilen “Bir Başkadır” ve ardından “Fatma” dizisi...

Şahsiyet dizisine ayrı bir parantez açmamak haksızlık olacak, benim için onu geçecek bir yapım henüz gerçekleşmedi. Şahsiyet gibi bir diziyi izleme fırsatı bulmuş olanlardan “Fatma” dizisini beğenmeyenler elbette çıkacaktır.

Bütün yapımlarda mantık, çekim, seslendirme ile ilgili bir takım hatalar olabilir, ne diyordu Orhan baba hatasız kul olmaz :) “Fatma” dizisinde de hatalar var, mevcut kurgunun bazı yerlerinde kopukluklar, zayıflıklar, dillere pelesenk olmuş atarlı klişe cümleler...

Bazı küçük hataları görmezden gelebilirsek şayet, Fatmaların, aslında hep içimizde olan Fatmaların çığlığını duyabiliriz! Çokça eleştirecekseniz eğer sizlere minik bir tavsiye, bir kitaba, bir filme veya bir diziye sıfır beklenti ile başlayın.

Çünkü beklentiler ne yapıyordu? Ağır yaralıyordu değil mi? : )

Bu üç diziyi anlamlı buluyorum ve ileriye yönelik yapılacak diziler için Türk dizi sektörünün kendine özgü kimlik arayışını tamamlayacağını umut ediyorum.

Bu çabayı anlamlı buluyorum çünkü: yıllardır televizyonlarda büyük evlerde, yalılarda oturan çok para kazanan başrol oyuncularını hiç çalışırken göremedik, o zengin karakterlere o değirmenin suyunun nerden geldiğini hiç öğrenemedik, zerre alın terine şahit olamadık. Kadınları uyurken ve uyanırken günün yirmi dört saati saç başı maşalı, fönlü ve makyajlı olarak arzı endam ederken izledik, evde hiçbir uğraşı olmayıp sadece alışveriş ve entrika peşinde koşturulduklarına zorunlu şahit olduk! Üstelik evin yardımcılarının yemek ve temizlikten ziyade dedikodu yaparak mesai yaptıklarına ve bu durumun normalize edilmesine alıştırıldık!

Bu üç diziyi ve alışılmış çizginin kırılmasına etki eden bütün yapımları televizyon izlemeyen biri olarak değerli bulmam bu yüzden. Şimdilik böylesine değerli yapımları dijital platformlardan seyretme şansımız var, umarım televizyonlarda da böyle değerli yapımları izleme şansımız olur.

Son dokuz yıldır hiç televizyon izlemediğim halde dizilerden nasıl haberim olduğunu merak edenler için; izlemek istediğim dizi veya programı ertesi gün veya vaktim olduğunda internetten takip ediyorum böylelikle 40 dakikalık bir diziye 120 dakikayı ipotek etmeden ve ekran başına kendimi hapsetmek zorunda kalmadan, yani ben istediğim an ekranı durduruyorum ekranın beni durdurmasına teslim olmadan.

Burcu Biricik’in oyun performansı olağanüstü bulduğumu da ifade etmeliyim

Uğur Yücel’in bu sezon rolü çok fazla olmasa da “ben sinirli değilim yüzüm böyle” repliği hafızamda uzun süre yerini koruyacak.

Fatma dizisinde kadın figürünün görmezden gelinişi, durumu özel olan bir çocuğa sahipseniz bunun yaşamınız üzerinizdeki etkisi, kendinden aşağıdakini ezme, menfaati uğruna susma, taciz, çocuk yaşta evlendirilme ve tecavüz ve bunun kişinin yaşamı üzerindeki etkis.

Paran çoksa sahip olabileceğin pahalı zevkler...!Kadınların toplum içinde çekmiş olduğu sıkıntıyı nakış gibi işlediğini fark edeceksiniz dizi her haliyle akıcı ve sürükleyip gidiyor ve ilk sezonun sonlarına doğru geldiğinizde her mağdur kadının aslında fiziksel şiddet görmediğini ve fiziksel şiddettin kurbanı olmadığını net olarak anlayacaksınız, fiziksel şiddetten daha ağır şiddet şekillerini görmek istemeseniz de size detayları ile tane tane anlatacak ve gösterecek.

Dudaklarınızdan vicdan her şeyden önce vicdanı olmalı insanın sözleri dökülecek.

Kısaca vicdanı olanları rahatsız edecek bir dizi.