Geçtiğimiz günlerde Bursa'da bir annenin engelli çocuğunu öldürdükten sonra intihar etmesinin kendilerini bir kez daha derinden sarstığını kaydeden Türkiye Engelliler Meclisi Sözcüsü Hüseyin Pehlivan bu tip olayların ne ilk ne de son olacağına dikkat çekerek yapılması gerekenlerden bahsetti.
Türkiye Engelliler Meclisi Sözcüsü Hüseyin Pehlivan açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Çok yakın zamanda 'Bursa'da bir anne, engelli çocuğunu öldürdükten sonra intihar etti' haberiyle sarsıldık, üzüldük ve konuyla ilgili basın açıklamasını yapmamızın gerekli olduğu kanaatine vardık. Devletimiz, gelinen süreçte sosyal bir devlet anlayışıyla engelli bireylerin bakımı ve ekonomisine katkı sağlamak amacıyla çıkan yasalar doğrultusunda ciddi çalışmalar yapmaktadır. Bunu yadsıyamayız. Ancak ne yazık ki sahadaki uygulamalardaki eksiklikleri bizler biliyoruz, engelli aileleri biliyor ve her fırsatta bunları gerek Türkiye Engelliler Meclisindeki gerekse engelli alanlarına hizmet eden sivil toplum kuruluşlarındaki gönüllü olarak çalışan arkadaşlarımızla bunları dile getirmeye çalışıyoruz. Ancak demek ki sesimiz duyulmuyor, ya da duyanlar duyduklarına sağır, gördüklerine kör, bildiklerine duyarsız kalıyorlar. Ülkemizde artan nüfus ile birlikte engelli doğan ya da sonradan engelli olan sayısı da beraberinde artıyor. Peki bunlara karşı gerekli tedbirler alınıyor mu, planlamalar yapılıyor mu? İşte konunun özeti aslında bu. Bugün ekonomik durumu olmayan ailelerin engelli çocuklarının bakımı için mevcutta olan devletimize ait engelli bakım merkezleri yetersizdir. Bu nedenle de bu bakım merkezlerine yapılan kayıtlarda öncelikler vardır. Hiç bakacak kimsesi olamayan yaşı büyük engelli bireyler önceliklidir. Anne veya babası olanlara sıra çok zor gelmektedir ki uygulamada en yüksek oranda bu iş anneye kalmaktadır ve anne tamamen yalnızlaşmaktadır. Bursa’da yaşanan olay bir ilk değildir. Araştırıldığında geçmişte de böylesi intihar vakalarına rastlamaktayız. Artık vicdanlarımızı sorgulamalıyız. Bu sorun sadece engelli bireylerin ve ailelerinin sorunu değildir. Bu sorun toplumun sorunudur, insanlığın sorunudur. Toplumsal barışın sağlanması için ötekileştirmeden, muhtaç etmeden çözümler üretilmelidir ve bu çözüm çalışmalarında bizler gibi sivil gücün, sivil toplumun fikirlerine düşüncelerine kulak verilmeli, hatta dahil edilmelidir. Hep söylüyoruz; engelli biriyi olan ailelerin mutlaka ve mutlaka rehabilite edilmeleri, psikolojik destek almaları büyük önem taşımaktadır. Yalnızlaşarak devam eden bir yaşama insan ne kadar dayanabilir ki? Siz biliyor musunuz? Bir engelli annenin duası nedir? Evladım benden sonraya kalmasın, ziyan olmasın. Unutmayalım ki, ne kendi geleceği, ne de evladının geleceği için kaygılanmayan, mutlu huzurlu anneler toplumuzun mimarlarıdır. Bursa’da yaşanan bu içler acısı olayın tekrarlanmaması için tüm ilgili kurumların ivedilikle harekete geçmesini istiyoruz. Bu konuda bizler her zaman devletimizin yanında sorumluluk almaya hazırız."