Eylül ayıyla birlikte doğa bize en özel anlarından birini sunar: Ekinoks. Yılın bu zamanında gece ve gündüz eşitlenir. Sanki gökyüzü bize adaletin ve denge arayışının sembolünü fısıldar. İnsan, bu kozmik uyumun içinde kendi hayatına da bakar: Nerede dengesiz, nerede fazla ya da eksik yaşıyor?
Ekinoks, doğanın en sade ama en etkileyici mucizelerinden biridir. Bir gün boyunca güneş ve ay aynı süreyle gökyüzünde yer alır. Gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığı birbirine el verir; tıpkı hayatın zorluklarıyla güzelliklerinin iç içe geçmesi gibi.
İnsan ruhu da bu dengeye ihtiyaç duyar. Koşuşturma, stres, telaş arasında ekinoks bize bir çağrı gibidir: Dengeyi hatırla. Kendine ayırdığın vakit ile başkalarına ayırdığın vakit eşit olsun. Çalışmakla dinlenmek, konuşmakla susmak, vermekle almak arasında bir uyum kur.
Bu özel zaman, aynı zamanda yeni bir mevsimin de habercisidir. Sonbahar kapıyı çalar, ağaçların yaprakları renk değiştirir, doğa dinginliğe hazırlanır. Gözümüzün önünde olan bu değişim aslında bize de ilham olur. Çünkü insan da mevsimler gibi yenilenir.
Ve belki de en önemlisi; ekinoks bize gösterir ki hayatta hiçbir şey tek başına değerli değil. Gece olmazsa gündüzün kıymeti anlaşılmaz, karanlık olmazsa ışığın varlığı sevilmez. Dengeyi bulmak, yaşamı anlamanın en güzel yoludur.