Çocuklar Geleceğin Değil, Bugünün Eşit Bireyidir

20 Kasım, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin kabul edildiği gün olarak anılır. Bu tarih, sadece çocukları hatırlama günü değil, tüm dünyanın onlara bir taahhütte bulunduğu gündür. Çocuklar, yaygın inanışın aksine, geleceğimizi bekleyen pasif mirasçılar değil; bugün sahip oldukları haklarla, bugünün eşit, aktif ve korunmaya muhtaç bireyleridir. Onların hakları sadece yiyecek ve barınaktan ibaret değildir; özünde katılım, gelişim ve korunma gibi evrensel ilkeler barındırır.

Abone Ol

BM Sözleşmesi, çocuk haklarını dört temel ilke üzerine inşa eder. Birincisi, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin ayrımcılık yasağıdır. İkincisi ve en önemlisi, çocukla ilgili her türlü eylem ve kararda çocuğun yüksek yararının öncelikli olmasıdır. Üçüncüsü, her çocuğun yaşama ve tam potansiyeline ulaşma hakkı; dördüncüsü ise kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerini özgürce ifade etme ve bu görüşlerin dikkate alınması hakkıdır. Bu dört temel ilke, dünyanın her yerindeki çocukların temel güvencesidir.

Türkiye, BMÇHS'yi imzalayan ilk ülkelerden biri olarak yasal çerçevede çocuk haklarını anayasal güvence altına almıştır. Ancak yasal güvenceler, sahada karşılaşılan zorlukları tamamen ortadan kaldırmaz. Ülkemizde en çok mücadele edilen alanların başında, çocukların okuldan kopmasına neden olan çocuk işçiliği gelmektedir. 16 Kasım 2025'te Şanlıurfa'da bir inşaatın çökmesi sonucu iki çocuk işçinin hayatını kaybetmesi gibi trajik olaylar, çocukların güvenli çalışma hakkından mahrum bırakıldığını ve hayatlarının hiçe sayıldığını gösteren acı bir örnektir. Bu gibi vakalar, özellikle mevsimlik tarım ve sanayideki tehlikeli işlerde çalışan çocukların korunma hakkının ne denli hayati olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca kız çocuklarının ve dezavantajlı grupların (göçmen/mülteci çocuklar, engelli çocuklar) eğitime erişimindeki engeller ve artan ihmal ve istismar vakaları da mücadele edilmesi gereken diğer büyük sorunlardır. Çocuk hakları mücadelesi, bu yasal boşlukları doldurmak kadar, toplumsal bilinci artırmakla da ilgilidir. Çocukların hakları sadece okul ve aile içinde değil, adalet sistemi içinde de titizlikle korunmalıdır. Çocuk Mahkemeleri'nin varlığı önemli bir adımdır, ancak çocuğun suça itilmesinin nedenlerinin anlaşılması ve onların rehabilitasyonuna odaklanılması esastır. Ayrıca her çocuğun, fiziksel ve zihinsel potansiyelini tam olarak kullanabileceği bir ortamda gelişme hakkı vardır; bu, sadece karnının doyması değil, sanata, spora ve kültürel aktivitelere erişiminin sağlanması demektir.

Günümüz dünyasında çocuk hakları mücadelesine yeni bir boyut eklendi: Dijital Haklar. Çocukların bilgiye erişim hakkı kutsaldır, ancak aynı zamanda internet ortamındaki siber zorbalık, zararlı içerikler ve özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi gibi risklerden korunma hakları da devletlerin ve ebeveynlerin sorumluluğundadır. Pandemi döneminde derinleşen dijital uçurum, dezavantajlı çocukların eğitim hakkına erişimini doğrudan tehdit etmektedir ve bu eşitsizlik acilen giderilmelidir.

Çocuk haklarının korunması sadece devletin sosyal politikalarıyla sınırlı değildir; her bireyin, her ailenin ve her komşunun sorumluluğundadır. Çocuğun fikrini sormak, onu dinlemek, eleştirilerine değer vermek ve kendi yaşamıyla ilgili konularda katılımını sağlamak da bir haktır. 20 Kasım, çocuklarımızı geleceğe hazırlamak yerine, onların haklarını bugün teslim etme kararlılığımızı yenilediğimiz gündür. Onlar, sessiz kalmamızı değil, seslerini duymamızı bekleyen bugünün eşit bireyleridir.

Hakları teslim edilmiş çocuklar, huzurlu bir toplumun tek güvencesidir.