YAŞAM

Çakırözü Köyü'nden Kocatepe'ye Zafer Yürüyüşü

Sardes Doğa Sporları ve Dağcılık Kulübü (SARDOK) güzel ve anlamlı bir etkinlik düzenledi. Düzenli olarak doğa yürüyüşleri gerçekleştiren kulüp, bu kez Zafer Yürüyüşü'ne katılma kararı almış.

Abone Ol

Biz de bu anlamlı yürüyüşe katılmak için, SARDOK ile birlikte zaferin kazanıldığı topraklara gitme fırsatı yakalamış olduk. Bir tarihçi için böylesine değerli bir etkinliğe katılmanın üzerimde yaşattığı heyecan ve duyguyu tahmin etmişsinizdir. 1922 yılının 25 Ağustos'unu 26'sına bağlayan gecede, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Çakırözü Köyü'nden Kocatepe'ye gittiği, günümüzde 'Zafer Yolu' olarak adlandırılan yoldan aynı gün ve saatlerde yürüyecek olmanın heyecanını yaşıyordum.

Gün, üzerimdeki bu heyecan ile başlamıştı. Programda belirtildiği şekilde, 25 Ağustos Cumartesi günü sabahında Salihli Öğretmenevi'nde toplandık ve yürüyüşe katılacak doğaseverler ile birlikte yola çıktık. Yine programda belirtildiği şekilde, önce 30 Ağustos 1922 tarihinde zaferin kazanıldığı topraklara, Dumlupınar'a uğradık. Dumlupınar Şehitliği'nde duygulu anlar yaşadık. 26 Ağustos'ta Kocatepe'de başlayan Başkomutan Meydan Muharebesi, 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar'da büyük zaferle sonuçlanmıştı. Dumlupınar Şehitliği'nin zaferden tam 70 yıl sonra, bu büyük zaferde şehit olan kahramanlarımızın anısına 1992 yılında açıldığını belirtmemiz gerekir. Şehitlikte, Gazi Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa anısına yapılmış Üç Komutan Anıtı, merdivenlerle çıkılan tepede bulunan Mehmetçik Anıtı, Milisler Anıtı, sembolik şehit mezarları ve kitabeleri ile Şehit Baba-Oğul Anıtı bulunuyor. Burada, Şehit Baba-Oğul Anıtı'ndan kısmen de olsa bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Şehit Baba-Oğul Anıtı, 1912 yılında daha oğlu Mehmet 8 yaşında iken Balkan Savaşı'na katılmak için köyünden ayrılan, daha sonra sırasıyla Galiçya, Hicaz, Yemen ve Kafkasya'da cepheden cepheye koşarak çarpışan Çetmili Kara Ali Çavuş ve oğlu Onbaşı Mehmet'in muhteşem destanını sembolize ediyor. Çetmili Kara Ali Çavuş, Anadolu'da Milli Mücadele başlayınca, Doğu Cephesi'nden Kurtuluş Savaşı'na koşmuş, Başkomutan Meydan Muharebesi'nde 19 yaşındaki Alay Sancaktarı Mehmet Onbaşı ile karşılaşmıştır. Mehmet Onbaşı, onun yıllar önce bırakıp gittiği oğludur. Bu büyük asker, 31 Ağustos 1922 günü, yıllar sonra kavuşabildiği oğlunun kollarında şehit düşmüştür. Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de, 9 Eylül 1922 günü İzmir'e giren birliğin başında şehit olmuştur. Oğlunun kollarında şehit düşen Kara Ali Çavuş ve oğlu Mehmet'in hikayesinin anlatıldığı bu kahramanlara ve zafer uğruna şehadeti göze alan tüm kahramanlarımıza minnet borcumuz olduğunu ifade etmek istiyorum. Dumlupınar Şehitliği'nden ayrıldıktan sonra, Kurtuluş Savaşı Müzesi, Atatürk Evi, Üçtepe Şehitliği, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı ve Zafer Anıtı'nı ziyaret ettik. Burada, dikkatimizi çeken bazı hususlardan bahsetmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nın girişindeki kitabede şu ifadelere yer verilmiş: 'Atatürk 31 Ağustos 1922 günü muharebe sahasını gezerken şehitler arasında düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş bir sancaktar görür. Aziz şehit, toprağın üstünde katılaşmış kolu ile sancağı dimdik tutmaktadır. Bu manzaradan duygulanan Başkomutan, savaş sonrasında yapılacak meçhul asker anıtı için bunun sembol alınmasını emreder.' Zafer Anıtı ise, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 30 Ağustos 1922 Büyük Meydan Muharebelerini sevk ve idare ettiği karargahının bulunduğu tepedir. Büyük zaferin kazanıldığı topraklarda duygulu anlar yaşadıktan sonra, taarruzun başlayacağı yer olan Afyonkarahisar'a geçtik. Akşam Şuhut'a, oradan da zafer yürüyüşümüzün başlayacağı yer olan Çakırözü Köyü'ne geçecektik. Ama bunların öncesinde akşama kadar Afyonkarahisar'da vakit geçirdik ve ünlü Afyonkarahisar Kalesi'ne çıktık. Yapılışı Hititler'e dayanan kaleye çıkmak epey zordu ama çok keyifliydi.

Akşamüzeri, Afyonkarahisar çarşısında gezip, alışverişimizi yaptıktan sonra az önce ifade ettiğim gibi, Şuhut'a oradan da Çakırözü Köyü'ne geçtik. Burada, ülkemizin her bir yanından gelen yüzlerce insan toplanmıştı. Çeşitli ikramlar eşliğinde 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece 23.30'da Çakırözü Köyü'nden Kocatepe'ye doğru zafer yürüyüşümüz başlamıştı. Burada, 1922 yılında yaşanan taarruzun nasıl geliştiği hakkında bilgi vermenin faydalı olacağı düşüncesindeyim. Görüştüğü komutanlarla taarruzun şeklini ve ayrıntılarını tespit eden Mustafa Kemal Paşa, ordunun hazırlıklarını tamamlamasını ve saldırının bir an önce gerçekleşmesini emretti. Saldırının strateji ve aynı zamanda bir taktik baskın halinde yürütüleceğini vurgulayan Mustafa Kemal Paşa, bunun gerçekleştirilebilmesi için de, kuvvetlerin yığınak ve hazırlıklarının gizli kalmasına önem veriyordu. 24 Ağustos 1922'de komuta merkezi Akşehir'den Şuhut'a getirildi. 25 Ağustos günü, Şuhut'tan Kocatepe'nin güneybatısındaki Çadırlı Ordugah'a nakledildi. 26 Ağustos sabahı Kocatepe'de hazır bulunuldu ve sabahın erken saatleriyle birlikte büyük saldırı başlamıştı. Şuhut ilçesi, Çakırözü Köyü'nden Kocatepe'ye 1922 yılının 25 Ağustos'unu 26'sına bağlayan gece hareket eden Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa'nın izlediği yolda, zafer yolunda yürümenin heyecanı ile birlikte Kocatepe'ye vardık. Sabaha karşı 04.30'da saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra güneşin doğmasını beklemeye başladık. Dondurucu soğuk bizi epey zorlamıştı ama tam 96 yıl önce, büyük zafer uğruna verilen mücadeleleri daha rahat anlamamıza vesile oluyordu bu zor koşullar. Güneşin doğuşunu izledikten sonra, zaferin kazanıldığı topraklardan Salihli'ye doğru yola çıktık. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve zafer uğruna şehadeti göze alan tüm kahramanlarımıza şükran ve minnet duygularımız ile yolculuğumuzu tamamlayıp Salihli'ye vardık.