Beğeni Yarışı ve Kaybolan Vicdan

Abone Ol

Günümüzün en büyük sorunlarından biri haline gelen ‘beğeni yarışı’, artık toplumsal reflekslerimizi bile değiştirmeye başladı.
Özellikle motosiklet sayısının oldukça fazla olduğu Salihli’de her gün birçok kaza meydana geliyor. Bu kazalarda gençlerimiz, vatandaşlarımız yaralanıyor, kimi zaman can kayıpları yaşanıyor. Ancak ne yazık ki yaşanan acının büyüklüğüne rağmen bazı kişiler, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aramak yerine telefonlarına sarılıp görüntü çekmeyi tercih ediyor.
Bu davranış yalnızca kazalarla sınırlı değil. En büyük acıları yaşadığımız şehit haberlerinde bile aynı tabloyla karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz hafta Alaşehir’de polis aracının karıştığı kazada 34 yaşındaki Salihlili Polis Memuru Ali Barut şehit oldu. Şehidimizin Aksoy mahallesindeki baba ocağında helallik alınmasının ardından Kapancı mahallesinde toprağa verildiği törende bile bazı kişilerin acıya ortak olmak yerine, telefonuyla görüntü alma telaşına düştüğünü gördük.
Bu sadece Salihli’de değil, Türkiye’nin birçok yerinde kanıksanan bir hâl aldı. Acının, hüznün ve saygının gerektirdiği anda bile “beğeni alma” isteği, sosyal medyanın insan davranışları üzerindeki olumsuz etkisini açıkça gösteriyor.
Oysa acı, beğeni uğruna tüketilecek bir duygu değildir. Bir şehidin ardından yapılması gereken, dua etmek, ailesinin acısını paylaşmak, saygı göstermektir. Bir kazada yapılması gereken, yardım çağırmak ve yaralılara destek olmaktır. Telefon kameraları değil, insanlık devreye girmelidir.
Toplum olarak kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor:
Bir görüntü paylaşmak mı daha değerli, yoksa bir cana dokunmak mı?
Bence artık bu beğeni yarışını bırakıp, yerine vicdanı ve insanlığı koymanın zamanı geldi.