2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü hakkında açıklamalarda bulunan İlçe Sağlık Müdürü Doktor Sezgin Güleç “2 Nisan, Birleşmiş Milletler tarafından otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edilmiştir. 2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi, bu konudaki farkındalığın artırılması ile erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.” dedi.
Güleç, sözlerine şöyle devam etti;
“Otizm, kelime anlamı olarak “kendine dönük” demektir. Çocukluk otizmi, yaygın gelişimsel bozukluk, atipik otizm, asperger sendromu gibi isimlendirmeleri olan hastalık grubu otizm spektrum bozuklarını oluşturur. Otizm, sosyal ilişkide yetersizlik, iletişimde (sözel ya da sözel olmayan) eksiklik, tekrarlayıcı davranış ve ilgilerin olmasıyla karakterize bir bozukluktur.
Otizm Spektrum Bozukluğunun belirtileri yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkmaya başlar. Her coğrafyada ve her sosyoekonomik düzeyde görülebilmektedir. Otizm spektrum bozukluğu ismi aynı olsa bile her çocukta farklı belirtilerle görülebilir, her çocuğun klinik görünümü, tedavisi ve ilerleyişi aynı olmaz.
OTİZMİN SEBEBİ VE SIKLIĞI NEDİR ?
Sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte daha çok genetik nedenli gelişimsel bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Bir çocuğunda otizm olan ailenin diğer çocuğunda da otizm görülme oranı %4-10 arasındadır. Aşıların Otizme sebep olduğuna dair inanışlar yanlıştır.
Ülkemizde bu alanda yapılmış kapsamlı bir çalışma bulunmamakla birlikte uluslararası verilere göre 68 çocuktan 1’i otizmlidir. Erkeklerde görülme oranı kızlara göre 3-4 kat daha fazladır.
OTİZMİN TEDAVİSİ VAR MIDIR ?
Otizmdeki temel belirtilere yönelik özel ilaç veya aşı yoktur. İlaç tedavisi çoğunlukla eşlik eden hırçınlık, aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı, depresyon, yoğun takıntılar ve tekrarlayıcı hareketler gibi başka bir psikiyatrik bozukluk veya epilepsi gibi ek tıbbi sorunların bulunduğu durumlarda tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir.
Otizmde en etkili tedavi yöntemi ailelerinde sürecin içinde aktif olarak yer aldığı bireye özgü eğitimdir. Uygulanan erken müdahale programları ile erken yaşta tanı konulup, beyin gelişiminin hızlı olduğu erken çocukluk döneminde, bireyin özel eğitime erişimi, var olan potansiyelinin en yüksek düzeyde değerlendirilebilmesi ve toplumsal hayata katılımının desteklenmesi amacıyla oldukça önemlidir. Eğitim; çocuğun dil gelişimi, sosyal gelişimi, özbakım becerilerini kazanması ve yaşıtlarıyla birlikte okula devam edebilmesi için gerekli olmakla birlikte, normal öğrenme yöntemlerinin, otizmli bireylere uygun olmadığı bilinmektedir. Tanı alan bireyler mutlaka yoğun, kesintisiz ve otizme özel olarak hazırlanmış eğitim programlarına dahil edilmelidir.
Geçmiş yıllarda her 100 otizmli çocuktan yalnız 30’unun bağımsız yaşam sürdürebildiği ve tamamının ömür boyu bu tanı ile devam ettiği söylenirken, yeni araştırmalar otizmli çocukların %51’inin bağımsız/yarı bağımsız bir yaşam sürdürebildiğini ve yaklaşık %25’inin ise düzelerek tanı almadığını göstermektedir”